Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, Türkiye’nin Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) sunduğu beyan hakkında açıklamalarda bulundu.
Yüksel, Türkiye’nin, İsrail’in işgali altındaki Filistin topraklarında Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası kuruluşların faaliyetlerine dair yükümlülüklerini belirten beyanın, UAD Statüsü’nün 66. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hazırlandığını ifade etti ve bu beyanın Divan’a sunulduğunu hatırlattı.
19 Aralık 2024’te BM Genel Kurulu’nun, Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 96. maddesi ve UAD Tüzüğü’nün 65. maddesine dayanarak Türkiye’nin girişimleri ile Uluslararası Adalet Divanı’ndan İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarındaki yükümlülükleri konusunda “danışma görüşü” talep ettiğini aktardı.
Yüksel, UAD tarafından verilmesi beklenen danışma görüşü ile ilgili Türkiye’nin sunduğu beyanda, TBMM Hukuk Heyeti ve Dışişleri Bakanlığı’nın yürüttüğü çalışmaların etkili olduğunu belirtti.
“İsrail’in insani yardımları engelleyen yaklaşımı vurgulanmıştır”
Türkiye’nin beyanında önemli tespitlere yer verildiğini belirten Yüksel, şunları söyledi:
“Yazılı beyanda, İsrail’in Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı’na (UNRWA) yönelik tutumunun sadece son saldırılarla sınırlı olmadığı ifade edilmiştir. Ayrıca, İsrail’in UNRWA’nın kuruluşundan bu yana bölgedeki insani yardım ve hizmetlerin etkin bir şekilde sunulmasına engel teşkil eden bir yaklaşım sergilediği vurgulanmıştır. Gazze’deki son saldırılar, UNRWA’nın binalarına ve yardım tesislerine yönelik yapılan saldırıların uluslararası hukukun ihlali olduğuna dikkat çekilmiştir.”
Beyanda, İsrail’in UNRWA’yı kapatma çabalarının BM Şartı ve 1946 tarihli Birleşmiş Milletler İmtiyazlar ve Dokunulmazlıklar Sözleşmesi’ne aykırı olduğu ifade edilmiş; bu sözleşmelerin uluslararası insancıl hukukun ve temel insani ilkelerin korunmasını sağladığı belirtilmiştir.
Yüksel, yazılı beyanında İsrail’in bu sözleşmelere aykırı hareketinin, BM’nin işleyişini zedelediği ve insani yardım sağlama hakkına zarar verdiğine dikkat çekerek, Türkiye’nin, İsrail’in UNRWA’ya yönelik eylemlerinin BM Sözleşmesi ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirttiğini ifade etti.
Türkiye’nin, İsrail’in BM Genel Kurulu’nun 181 ve 194 sayılı kararlarını yerine getirmediğini eleştirdiğini dile getiren Yüksel, bu kararların iki devletli çözüm ve Filistinli mültecilerin hakları açısından kritik bir öneme sahip olduğunun altını çizdi.
“Türkiye, etkili önlemler talep etmektedir”
Yüksel, yazılı beyanda İsrail’in UNRWA’nın faaliyetlerini kısıtlamanın “Dördüncü Cenevre Sözleşmesi”ni ihlal ettiğini vurgulayarak, bu durumun İsrail’in işgalci güç olarak yükümlülüklerini yerine getirmediğini ortaya koydu.
“UNRWA, 2,4 milyon Filistinli mülteciye temel yardım sağlayan bir kuruluş olup; İsrail’in bu faaliyetleri engellemesi, Filistin nüfusunun refahını sağlamadığını ifade etmekteyiz. Yazılı beyanda, İsrail’in UNRWA’nın faaliyetlerini kısıtlama çabalarının mevcut soykırım davasındaki ihtiyati tedbirleri ihlal ettiği ve ‘insani yardımların Filistinlilere ulaşmasını sağlama’ yükümlülüğünü yerine getirmediği vurgulanmaktadır. Ayrıca, İsrail’in cezasızlık politikalarının Filistin halkının acılarını artırdığı ve uluslararası hukuku zayıflattığı da ifade edilmektedir.”
Yüksel, İsrail’in insani yardımları engelleme çabasının küresel hukuk düzenine zarar verdiğini belirtti.
UNRWA’nın, işgal altındaki Filistin topraklarında yaklaşık 2,4 milyon kişiye hizmet verdiğini ifade eden Yüksel, “UNRWA’nın, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri tarafından ‘Gazze’deki tüm insani müdahalelerin omurgası’ olarak tanımlanan hizmetlerinin mevcut koşullarda başka bir kuruluş ya da BM Ajansı tarafından yürütülmesi mümkün değildir.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin bu sorunun iki devletli çözüm temelinde çözüme kavuşturulması gerektiğine inandığını vurgulayan Yüksel, bu doğrultuda uluslararası toplumla işbirliğini sürdürmeye devam edeceğini sözlerine ekledi.
Ayrıca, Türkiye’nin, BM ve diğer uluslararası kuruluşlarla gerçekleştirdiği girişimlerle, Filistin halkının karşılaştığı insan hakları ihlallerini ve İsrail’in işgalci politikalarını uluslararası platformda dile getirdiğini bildirdi.
Filistinli mültecilerin haklarının korunması ve baskıcı politikaların sona erdirilmesi için Türkiye’nin sürdürdüğü diplomatik çabalar da devam etmekte, bu çerçevede 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, ‘nehirden denize bağımsız, egemen bir Filistin devleti’ kurulması hedeflenmektedir.