Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin terörizme karşı sergiledikleri kararlı duruşla beraber ‘Terörsüz Türkiye’ hedefi doğrultusunda önemli bir aşamaya gelindi. Bugün, DEM Parti temsilcileri teröristbaşı Abdullah Öcalan ile bir görüşme gerçekleştirdi. Öcalan’nın İmralı’dan verdiği mesaj, ilgili heyet tarafından canlı yayında kamuoyuna aktarıldı.
AK PARTİ’DEN İLK AÇIKLAMA GELDİ
Öcalan’dan gelen PKK’ya yönelik fesih çağrısının ardından, AK Parti’nin ilk tepkisi belli oldu. A Haber’e açıklamalarda bulunan AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala, “Terör örgütü, bu çağrıyı değerlendirip silah bırakır ve kendini feshederse Türkiye prangalarından kurtulmuş olacak” dedi.
Ala’nın değerlendirmesinden bazı önemli noktalar;
“Çağrının sonuçlarını göreceğiz. Terörü Türkiye’nin gündeminden çıkarmak için AK Parti ve Cumhurbaşkanımız, gereken tüm adımları attı. Bu çağrının yanıtı, bizim için son derece önemli. Terör örgütü bu çağrıya uyacak mı?”
ÇAĞRIYA KULAK TIKANILIRSA TERÖRLE MÜCADELE DEVAM EDECEK
“Terörsüz bir Türkiye oluşturup oluşturamayacağımızı tartışacağız. Bunun herkes için mümkün olmasını arzuluyoruz ancak AK Parti hükümetleri döneminde terörle mücadele etkin bir şekilde sürdürülmüştür. Eğer bu çağrıya kulak tıkanırsa, o zaman Türkiye terörle mücadele konusunda mevcut çizgide devam edecek.”
ÖCALAN’IN MESAJLARI NELERİ İÇERİYOR?
Öcalan, tüm gruplara silah bırakma çağrısında bulunarak, ‘PKK kendini feshetmeli’ ifadesini kullandı.
Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı metninde PKK; 20. yüzyılın şiddet dolu tarihine, iki dünya savaşı, reel sosyalizm ve Soğuk Savaş dönemleri gibi faktörlerin etkilerine dikkat çekti. PKK’nın varlığı, bu sebeplerle ortaya çıkan kısıtlamaların sonucudur.
Teorik, programatik ve stratejik boyutta, yüzyılın reel sosyalist sisteminin etkisi açıkça görülebilir. 1990’larda reel sosyalizmin çöküşü ve kimlik inkarının çözülmesi, ifade özgürlüğündeki gelişmelerle birlikte PKK’nın anlam yoksunluğuna neden olmuştur. Bu durum, örgütün feshini kaçınılmaz kılmıştır.
Kürt-Türk ilişkileri, bin yılı aşkın bir geçmişe sahiptir ve her iki topluluk da tarih boyunca, hegemonik güçlere karşı dayanışma içinde olmayı temel ilke olarak benimsemiştir.
Kapitalist modernite, son iki yüzyılda bu ittifakı zayıflatmayı hedeflemiştir. Bu durum, Cumhuriyetin tek tipçi yaklaşımlarıyla birleşerek sürecin hızlanmasına neden olmuştur. Tarihsel ilişkinin yeniden düzenlenmesi, kardeşlik ruhuyla ve inançları dikkate alarak en öncelikli görev olarak görülmektedir.
Demokratik toplum arayışı her zamankinden daha hayati bir önem taşımaktadır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı şiddet hareketi olan PKK, kapalı demokratik mecralar nedeniyle güç bulabilmiştir.
Aşırı milliyetçi meyillerin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan ulus-devlet, federasyon ve özerklik talepleri, tarihsel toplum sosyolojisine karşılık vermemekte ve bu nedenle geçerliliğini yitirmektedir.
Kimliklere saygı, özgür ifade ve demokratik örgütlenme için, her kesimin kendi sosyo-ekonomik ve siyasi yapılarının ancak demokratik bir toplum ve alan varlığında gerçekleşebileceği ifade edilmektedir.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılı, yalnızca demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir gelecek inşa edebilir. Bu doğrultuda, sistem arayışları ve bunları gerçekleştirme yolları ancak demokratik güçlerin birleşimiyle mümkün olacaktır.
“SİLAH BIRAKMA ÇAĞRISINDA BULUNUYORUM”
Barış ve demokratik toplum dönemini inşa etmek için uygun bir dil geliştirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Devlet Bahçeli’nin çağrısı ve Cumhurbaşkanı’nın iradesiyle oluşan olumlu siyasi iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu tarihi sorumluluğu aldığını belirtiyor.
“PKK KENDİNİ FESHETMELİDİR”
Her çağdaş toplum ve partinin gönüllülük esasıyla devlete ve topluma entegre olmak üzere kongre toplayarak bu kararı alması gerektiği ifade edilmektedir; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir. Ortak yaşama inanan ve çağrıya kulak veren tüm kesimlere selamlarımı iletiyorum.