Panelde, Türkiye’nin Roma Büyükelçisi Ömer Gücük, çeşitli uzmanlar, gazeteciler, Roma’da yaşayan Türk vatandaşları ve uluslararası ilişkiler ile siyaset bilimi öğrencileri bir araya geldi.
Panel, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un ilettiği mesajla açılışını yaptı.
Büyükelçi Gücük, panelin başlangıcında yaptığı konuşmada, “Uluslararası toplumun krizlere daha etkin müdahale etmesi gerektiğinin bilincindeyiz. Ülkemiz, çok boyutlu ve aktif bir dış politika ile bu zorlukların üstesinden gelme kararlılığını sürdürecektir.” ifadelerini kullandı.
Adil bir dünya oluşturma çabalarının İtalya ile birlikte yürütüldüğünü belirten Gücük, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi reformu doğrultusunda Mutabakat İçin Konsensüs Grubu’ndaki diğer ortaklarımızla iş birliği içerisindeyiz. Ana hedefimiz, daha adil ve etkili bir BM sisteminin oluşturulması. İtalya’nın bu konudaki kararlılığı, memnuniyet verici.” şeklinde konuştu.
Gazeteci Murat Pazarbaşı’nın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde, İtalya’nın eski Ankara Büyükelçisi Carlo Marsili, Uluslararası Siyaset Araştırmaları Merkezi Türkiye Gözlem Merkezi Koordinatörü Dr. Valeria Giannotta, MED-OR Vakfı Uluslararası İlişkiler Müdürü Massimo Khairallah ve Reggio Calabria Üniversitesi Uluslararası Hukuk Profesörü Marina Mancini de konuşma yaptı.
Emekli Büyükelçi Marsili, bu tür toplantıların önemine dikkat çekerek, “Bu toplantı, diyalog için bir örnek oluşturuyor ve uluslararası alanda teşvik etmemiz gereken şey de budur.” dedi.
Marsili, kendi neslinin uluslararası meselelerin iki büyük güç arasında yoğunlaştığı bir dönemde büyüdüğünü ifade ederek, Batı dünyasının Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle evrensel bir Batı merkezli düzen kurma yanılgısına düştüğünü ve bu durumun Rusya-Ukrayna savaşında daha belirgin hale geldiğini kaydetti.
Marsili, Ukrayna Savaşı’na herkesin kendi perspektifinden baktığını, Türkiye’nin Batı’nın Rusya ya karşı uyguladığı yaptırımlara katılmadığını belirterek, şunları ekledi:
“Batı dünyası artık geçmişteki kadar birlik içerisinde değil. ABD’nin yeni yönetimi ile Avrupa yönetimleri arasında belirgin farklılıklar söz konusu. Bu farklılık, özellikle ABD Başkan Yardımcısı (JD) Vance’in Münih Güvenlik Konferansı’ndaki konuşmasında net bir şekilde gözler önüne serildi. (Donald) Trump döneminde bu farklılıklar hissedilmekteydi, ancak Vance, Avrupa’ya daha sert bir üslup ile mesaj vermiştir. Bu durum, Avrupa’nın artık bir karar vermesi gerektiğini gösteriyor. Diğer yandan Avrupa, Gazze konusundaki tutumunda da birleştirici olamadı. Türkiye, Gazze konusunda insan hakları ihlallerine dikkat çekerek net bir duruş sergiledi, ancak Avrupa ülkeleri aynı değeri gözetmedi.”
Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan başlayarak uluslararası düzenin yeniden şekillendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Marsili, şunları söyledi:
“Güvenlik Konseyi’nin reforme edilmesi gerekiyor ancak daimi üyelerin veto hakkı nedeniyle bu süreç son derece zor. Bu, Türkiye’nin bir inisiyatifi ama gerçek bu. Bu açıdan Türkiye’nin son yıllarda izlediği dış politika takdire şayan.”
GIANNOTTA: “TÜRKİYE, ‘DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR’ SÖYLEMİNİ, TRUMP ÖNCESİ BİLE SAVUNUYORDU”
Dr. Valeria Giannotta, uluslararası bağlamın kritik, kırılgan ve belirsiz bir dönemden geçtiğini belirterek, yeni ABD yönetiminin Avrupa Birliği’ne karşı daha sert bir tutum benimsemesinin denge açısından sorunlar yaratacağını ifade etti.
Aynı zamanda Türkiye’nin AB üyeliği adaylığını hatırlatan Giannotta, tarafların birbirini tamamlayıcı özelliklere sahip olduğunu söyledi.
Giannotta, “Önümüzdeki süreçte Türkiye’nin Avrupa sahnesinde daha önemli bir rol alacağını öngörüyorum. AB’nin, bölgesel dinamikleri anlayabilen ve uluslararası meselelerde cesur bir tutum sergileyebilme yeteneğine sahip bir aktöre gereksinimi var. Türkiye, ‘Dünya beşten büyüktür’ söylemini Trump öncesinde bile ileri sürüyordu ve bugünkü dengesizlikleri cesurca dile getiriyor.” şeklinde değerlendirdi.
KHAİRALLAH: “ÇOK TARAFLILIĞIN KRİZİ ARTIK HERKESİN GÖZÜ ÖNÜNDE VE BU KRİZ BÜYÜYOR”
MED-OR Vakfı Uluslararası İlişkiler Müdürü Massimo Khairallah, “Yıllardır süregelen uluslararası kurumların ve liberal çok taraflılığın krizi artık herkes tarafından görülmekte ve bu kriz büyüyerek devam ediyor. Çeşitli uluslararası ve bölgesel forumların etkisi, uluslararası ilişkileri etkileme kapasitesini kaybettiği artık aşikardır.” ifadelerini kullandı.
Khairallah, Trump yönetiminin tutumunu ele alarak, bunun sürpriz olmayacağını belirtti ve “Bu yaklaşım, mevcut yönetimin gelmesinden çok önce açıkça ilan edilmişti. Eğer bu politika devam ederse, uluslararası sistem daha fazla güç siyaseti ve ikili ilişkilere dayalı hale gelecektir. Bu durumu yönetmenin tek yolu, ülkeler arasındaki ikili işbirliğini artırmaktır. Ancak bu işbirliğinin, ardından daha büyük çok taraflı platformlara taşınması gerekecektir.” diye ekledi.
Khairallah, Türkiye ile İtalya arasındaki işbirliğinin bu bağlamda önemli bir rol oynayabileceğini vurguladı.
PROF. MANCİNİ’DEN İTALYA VE TÜRKİYE’YE “ÇOK TARAFLILIKTAN VAZGEÇMEME” ÇAĞRISI
Prof. Mancini, Avrupa ve Türk halklarının tanıklık ettiği durumu ele alarak, “NATO müttefikimiz olan ABD’nin çok taraflılıktan vazgeçtiğine tanık oluyoruz. Bu durum, yalnızca çok taraflılığın reddedilmesi değil, aynı zamanda BM Şartı’na dayanan değerlerin de dışlanmasına denk geliyor.” dedi.
Mancini, İtalya ve Türkiye gibi ülkelerin bu durumda geri adım atmamaları gerektiğini belirtip, “Her zaman çok taraflılığı benimsemiş olan İtalya ve Türkiye, bu yeni dünya düzeninin pasif bir şekilde kabul edilmesine karşı çıkmak için BM’den başlayarak çok taraflılığı yeniden canlandırmak adına çaba göstermelidir.” diyerek sözlerini tamamladı.
Panelde ayrıca “Türkiye Yüzyılı” temalı bir fotoğraf sergisi, ressam Devrim Erbil’in hayatına dair bir belgesel gösterimi ve “Stratcom Public Forum” tarafından hazırlanan bir video da davetlilerin beğenisine sunuldu.
