Türk Sanayici ve İşadamları Derneği’nin nasıl yapılandığını, ne işlevler üstlendiğini ve hangi amaçlara hizmet ettiğini biliyoruz; bu konuda tanıklık etmiş durumdayız.
İstikrar arayışında olduklarını iddia eden bir grup, sokaklardaki tehditlerden çeşitli çıkar yollarına kadar birçok engel ile iş dünyasında açıkça karşılaştı. Milyarder bir iş insanının sokaklarda “devrim” sloganları atarak kendine “çapulcuyum” yazılı bir tabela asması, bunun bir örneği olarak karşımıza çıktı. Gözlemlerimiz gösteriyor ki, bu sermayedar, yanındaki güvence ile birlikte, kamulaştırmalarla ilgili sağlam bir arka plana sahip olmuş.
Sermayenin milliyeti, dini ve imanı olmadığını herkes biliyor; ancak bu derneklerin adında “Türk” ifadesinin yer alması, temsil ettikleri İstanbul sermayesini gizlemek adına bir örtü sunuyor. Çoğu durum, küresel sermayenin bir parçası olmaktan ibaret.
Patronlar kulübü yeniden gündeme geldi.
Ana muhalefetteki liderlik yarışında yer alan gruplar, bu konuyla bağlantılı olarak hareket ediyorlar. Erken seçim hazırlıklarına dahil oluyorlar ve bu süreçte etkinliklerini sürdürüyorlar.
TÜSİAD YİK Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras’ın açıklamaları üzerine başlatılan soruşturma, adaletin bir meselesi olarak görülmemekte.
Vesayet kalıntısı olan bu tür kuruluşların varlığı, demokrasi bağlamında tartışmalı bir durum yaratıyor; ancak hukuk devleti bağlamında yargı süreçlerinin başlatılması için daha somut verilerin gerekliliği belirgin.
Bahsi geçen konu, yalnızca TÜSİAD yöneticisi ile alakalı değil; hepimizi etkilemektedir. Zira, demokrasinin ve hukuk devletinin temel gerekliliği öngörülebilirliktir.
***
İSTERSE YÜZDE 90 OY ALSIN…
Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanması üzerindeki tartışmalar sürüyor…
Kameralar önünde halkı “PKK sizi tükürüğüyle boğar” şeklinde tehdit eden bir kişiye, bir belediye başkanlığı makamı verilmesi kabul edilemez. Bu kişi, oy oranı ne olursa olsun, yüzde 50 veya yüzde 90 almış olsa da durumu değiştirmiyor. Başka partilerin yöneticileri tarafından desteklense bile veya yurt dışından yardım görse de, bu durum geçerli değil.
Belediyenin olanakları, devletin bir kurumu olarak böylesine birine emanet edilemez.
Geçmişte hatalar yapmış olması herkes için geçerli olabilir. Ancak, bu kişinin öz eleştiride bulunduğunu ve “yanlış yaptım” diyerek sözlerinin kabul edilemez olduğunu itiraf ettiğine dair hiçbir şey duymadık.
“Söz konusu kişi terör örgütüyle ilişkiliyse, asla aday olmamalıydı” önerisinin de hukuk devleti ile çeliştiği aşikardır. Zira, soruşturma veya kovuşturma aşamasındaki bir kişi masumiyet karinesine göre suçsuz kabul edilmektedir ve bu nedenle seçilme haklarından yoksun bırakılamaz.
Bu noktada, PKK’nın yasal kanadını temsil eden DEM Parti’nin de sorumluluk alması gerekmektedir. Teröristlerin tehditleri altında çağrılara çıkan bu insanlar dışında, başka bir aday göstermeleri mümkün müdür?
***
İSTESEN DE BENZEYEMEZSİN
Amerikan basını, sosyal medyada Hindistan Başbakanı’nın ABD ziyaretleri üzerine tartışmalar başlatmış durumda.
Gündem, Trump ile Modi arasındaki anlaşmalar değil, Hintli Başbakan ve ekibinin İngilizce konuşma tarzıyla ilgili. Herkes, Modi’nin İngilizce konuşmasını Trump’a çevirmeye çalışan tercümanın görüntülerini alay konusu yapıyor. Hint heyetinin aksanı, televizyon mizah programlarına malzeme oluyor.
Bu durum, Hindistan açısından kabul edilemez bir durum. Dünyanın birçok yerinden farklı bir aksanla kendi dilini konuşmaya devam edebilmelidirler.
***
MİNARELER Mİ HOŞUNUZA GİTMEDİ ÖZGÜR BEY?
Daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Bertolt Brecht’in şiiri… Allah’ın cahili ne Brecht’i bilir, ne şiiri, ne sanat, ne kültür bilir” diye seslenen Özgür Özel, geçtiğimiz günlerde yine şiir okumaktaydı:
“Minareler mızrak, kubbeler miğfer, saldır asker Allahu Ekber falan…”
Bu cümlelerde “falan filan” ifadeleri dikkat çekiyor.
Bazı yorumcular, Özel’in Erdoğan’ın siyasi yasaklı olmasına yol açan o ünlü şiiri bilmediği için yanlış okuduğunu belirtiyor ve “Evet, cahili gördük” diyerek eleştiriyorlar.
Videoyu izlediğimde, Özel’in şiiri bildiğini düşünmemek elde değil. Ancak içinde minare, kubbe, asker ve Allahu Ekber kelimelerinin geçmesi, onun için rahatsız edici olabilir.