Türk müziğine yenilikçi bir yaklaşım getiren sanatçı Münir Nurettin Selçuk, kariyeri boyunca 100’den fazla besteye imza atmıştır. Eserleriyle Türk müziğinde önemli bir etki yaratmış olan Selçuk, 1900 yılında İstanbul Sarıyer’de, Darülfünun İlahiyat Fakültesi Fars Edebiyatı Profesörü Mehmed Avni Nureddin Bey ve Fatma Hanife Hanım’ın oğlu olarak dünyaya gelmiştir.
Sanatçının doğum tarihi, bazı kaynaklarda 1899, 1900, 1902 olarak geçmektedir. İlköğretim hayatına Beyazıt İbtida-i Mektebi’nde başlayan Selçuk, ardından Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi ve Kadıköy Sultanisi’nde eğitimine devam etmiştir.
Henüz 10 yaşındayken sesinin güzelliği fark edilen Müin Nurettin, Yeniköylü Hasan Efendi’nin öğrencisi Ethem Bey’in yönlendirmesiyle Kadıköy’deki Darülfeyzi Musiki Mektebi’ne kaydoldu ve üç yıl sonra ilk konserini bu heyetle gerçekleştirdi.
“HAYATIMDA BAŞKA HİÇBİR MESLEK SEÇMEYİ AKLIMA GETİRMEDİM”
Ziya Paşa’nın başkanlığı döneminde başarılı bir sınav veren Selçuk, İstanbul Belediyesi Konservatuvarı’nın Darülelhan adıyla bilinen bölümüyle Türk müziği eğitimi almaya başladı. 1. Dünya Savaşı sırasında, 1917’de ailesinin isteği üzerine tarım eğitimi için Macaristan’a gitti, ancak müziğe olan tutkusunu kaybetmeyerek kısa süre sonra yurda döndü. Bir röportajında, “Hayatımda başka hiçbir meslek seçmeyi aklıma getirmedim. Macaristan’a ziraat tahsiline göndermişlerdi. Türk musikisi yüzünden kitabın yaprağını açamadım.” ifadelerini kullandı.
Münir Nurettin Selçuk, futbola da ilgi duyarak bir dönem Fenerbahçe’de futbol oynadı ve burada Mustafa Kemal Atatürk ile tanışma fırsatı buldu. Müzikle ciddi anlamda ilgilenmeye başladığı bu dönemde, 1923’te teğmen rütbesiyle girdiği Muzıka-i Hümayun’da müezzin olarak görev yaptı. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Ankara’daki “Riyaset-i Cumhur İncesaz Heyeti”ne katıldı ve Atatürk’ün maiyeti içinde yer aldı. Selçuk, 1926 yılında Atatürk’ten aldığı izinle heyetten ayrılıp İstanbul’a döndü.
PARİS KONSERVATUVARINDA ŞAN, PİYANO VE SOLFEJ DERSLERİ ALDI
Selçuk, 1928 yılında İstanbul’da Sahibinin Sesi Plak Şirketi ile anlaşma yaptıktan sonra müzik bilgisini artırmak amacıyla Paris’e gitti. Bir yıl boyunca Paris Konservatuvarı’nda şan, piyano ve solfej dersleri aldı. 1929 yılında Fransız tiyatrosunda verdği ilk konser, büyük bir yankı uyandırdı ve “Münir Nurettin Ekolü” kavramı ortaya çıkmaya başladı. Aynı yıl Enise Hanım ile hayatını birleştirdi. Eşi 1966’da vefat etmiş, bu evlilikten kızı Meral dünyaya gelmiştir. Selçuk, Şehime Erton’la olan evliliğinden ise iki oğlu, Timur ve Selim’e sahip olmuştur.
Selçuk’un 22 Şubat 1930’da Beyoğlu’ndaki Fransız Tiyatrosu’nda verdiği ilk solo konser, Türk musikisi tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Usta sanatçıların yer aldığı bu performans, frak giyilerek, ayakta ve mikrofonsuz gerçekleştirildi. Bu yenilikçi yaklaşım, müziğe yeni bir disiplin kazandırdı.
1942’de İstanbul Belediyesi Konservatuvarı İcra Heyeti’ne katılan Selçuk, 1943’te bu görevden ayrıldı. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Türk Musikisi Konservatuvarında repertuvar dersleri de vererek, 100’den fazla esere imza attı. Sanatçının, 1953’te İstanbul Radyosu’nda müşavirlik göreviyle İcra Heyeti Başkanlığı görevini üstlendiği bilinmektedir.
PEK ÇOK GENCİN YETİŞMESİNE KATKI SAĞLADI
Selçuk, “Ses Musikimiz” adlı makalesinde, müzik öğrenimine küçük yaşlarda başladığını ve ustalarından önemli sözler işittiğini ifade etti. Tambur ve piyano çalmayı bilen sanatçı, pek çok genç müzisyenin yetişmesine katkı sağlayarak, farklı beste şekillerinde eserler yaratmıştır. Öğrencileri arasında Necmi Rıza Ahıskan, Alaeddin Yavaşça, İnci Çayırlı ve Meral Uğurlu gibi isimler yer almaktadır. Solo konserleriyle Türk müziğinde önemli bir etki yaratan sanatçı, sahne performansları ile de dikkat çekmiştir.
Münir Nurettin Selçuk, ünlü şairlere ait eserleri besteleyerek yurt dışında da çok sayıda konser vermiştir. 1981 yılında Cumhurbaşkanlığı tarafından “Atatürk Sanat Ödülü”ne layık görülen sanatçı, 1939 yapımı “Allah’ın Cenneti” ve 1941 yapımı “Kahveci Güzeli” filmlerinde rol almıştır. Özellikle “Kahveci Güzeli”nde Sadettin Kaynak’ın eserlerini seslendirmiştir.
Selçuk, İstanbul’a olan hayranlığını dile getirirken, şairlerin İstanbul’a yönelik dizelerine atıfta bulundu. Bu alanda en çok ilgi uyandıran eserlerinden biri “Aziz İstanbul” adlı bestesidir ve bu eserin yaratım sürecinde ezan sesleri ona ilham vermiştir.
81 yıllık sanat yaşamında pek çok müzikal film için eserler besteleyen Münir Nurettin Selçuk, 27 Nisan 1981’de Nişantaşı’ndaki evinde vefat etti. Aşiyan Mezarlığı’na defnedilen sanatçının anısı, yaptıklarıyla yaşatılmaya devam etmektedir.
Adına pul basılan Münir Nurettin Selçuk’un ismi, klasik eserleri ve İstanbul’a duyduğu sevgi nedeniyle Kalamış’taki ana caddeye ve Bağcılar’daki bir ilköğretim okuluna verilmiştir. Sanatı, konservatuvarlarda tez ve doktora konusu olarak ele alınmakta, yaşamı ise Ayşe Kulin tarafından 1996’da “Bir Tatlı Huzur” adlı kitapla ölümsüzleştirilmiştir.
Sanatçının unutulmaz bestelerinden bazıları ise şunlardır: “Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın”, “Kalamış”, “Aziz İstanbul (Güfte: Yahya Kemal Beyatlı)”, “Söyle Sevgili”, “Gül Yüzünde Göreli Zülf-i Semen-say Gönül”, “Safa-yı Metle Parıldasın Camımız”, “Hülyama Doğan Son Güneşim”, “Son Hevesimde”, “Varalım Kuy-ı Dilaraya Gönül Hu Diyerek”, “Bir Söz Dedi Canan ki Keramet Var İçinde”, “Rindlerin Akşamı (Dönülmez Akşamın Ufkundayız) (Güfte: Yahya Kemal Beyatlı)”, “Ne Doğan Güne Hükmüm Geçer Ne Halden Anlayan Bulunur”, “Endülüs’te Raks”, ve “Sessiz Gemi”.