Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) verilerine göre, makine imalat sanayisinin ihracatında ocak-mart döneminde miktar bazında yüzde 7,7, değer bazında ise yüzde 4,1’lik bir düşüş yaşandı.
Bu dönem içerisinde Almanya’ya yapılan ihracat 753 milyon dolar, ABD’ye ise 400 milyon dolar olarak gerçekleşti. Türkiye’nin makine ihraç ettiği ilk 10 ülkeden İtalya, Birleşik Krallık, İspanya ve Romanya gibi ülkelerdeki artış oranları ise yüzde 9,2 ile yüzde 31,2 arasında değişiklik gösterdi.
Tekstil ve konfeksiyon makineleri ihracatı 29 milyon dolar artış gösterirken, inşaat ve madencilik makinelerinde 120 milyon dolar, yıkama ve kurutma makinelerinde ise 47 milyon dolarlık bir azalma kaydedildi. Ayrıca, bu dönemde 7 farklı alt dalda ihracat artışları gözlemlenirken, içten yanmalı motor ve aksamlarının en fazla ihracat gerçekleştiren ürünler arasında olduğu belirtildi.
Mart ayı itibarıyla makine ihracatının toplamda 2,3 milyar dolar olarak gerçekleştiği görülmektedir.
“Türkiye’nin yatırım ve faaliyet ortamı dış tehditlerden korunmalı”
Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı gümrük tarifelerine dikkat çekerek, ABD’nin tarife savaşlarının arkasında yatan temel motivasyonun teknoloji geliştiren sektörlerdeki üretim dengesizlikleri olduğunu ifade etti.
Dünyanın en fazla makine ithal eden ülkesi olan ABD’nin, yerli üretimi koruma amacıyla bu tür önlemler almasına şaşırmamak gerektiğini belirten Karavelioğlu, “ABD’nin yılda 530 milyar dolar ithalat yaptığı ve 280 milyar dolar açık verdiği makine dış ticaretinde, AB 150 milyar dolar, Çin ise 340 milyar dolar fazla sağlamaktadır. Dünyada yapılan toplam makine imalatının yüzde 35’i Çin’de, yüzde 53’ü ise Uzak Doğu’da gerçekleşmektedir. Bu durum, ülkelerin rekabetçiliklerini ve teknoloji geliştirme kapasitelerini de etkiliyor ve ABD’yi sert önlemler almaya itiyor” şeklinde değerlendirdi.
Ayrıca, Karavelioğlu, Çin’in muazzam üretim kapasitesini nasıl kullanacağına dair durumun dünya genelinde büyük etki yarattığını vurgulayarak, “Bu kaotik ortamın sürdürülebilir olmadığı aşikar. Türkiye ile ABD arasında kalıcı bir denge sağlanırsa, ülkenin yatırım çekebilmesi için öncelikle Türkiye’nin yatırım ve faaliyet ortamının dış tehditlerden korunması gerektiği aşikardır” dedi.
“AB’nin bütün stratejik hamlelerini odağımızda tutmalıyız”
Karavelioğlu, Avrupa ekonomilerinin Çin’e nazaran ABD pazarına daha az bağımlı olmasının, ana pazarda iyimser bir hava yarattığını belirtti. “Güvenilir ortaklarından biri olarak, ‘adil ve karşılıklı ticaret’ yerine ‘adil ve serbest ticaret’ anlayışını her defasında vurgulayan AB’nin tüm stratejik adımlarını dikkate almalıyız” ifadelerini kullandı.
Bunun yanı sıra, makine ithalatında son 12 ayda yüzde 5’lik bir gerileme olduğunu kaydeden Karavelioğlu, “Yatırım teşvik belgesi ile ithal edilen makinelere vergi istisnasının devam etmesi, yalnızca teknoloji geliştiren bu alanda yatırım iştahını sınırlamakla kalmaz; aynı zamanda, benzeri vergilere tabi olan yerli-yabancı kaliteli makine üreten imalatçılar arasında haksız rekabete neden olmaktadır. Yeni yatırım teşvik sistemi üzerinde çalışmalar devam ederken, yerli makineleri önceliklendirecek tedbirlerin alınması, küresel ekonomik durum gereği zorunlu hale gelmiştir” dedi.