Kalp, insan yaşamının en hayati organlarından birisi olarak öne çıkıyor. Ancak bu organ, en fazla hastalıkla karşılaşan organların başında da gelmekte. Dünya genelinde ölümlerin yaklaşık yüzde 75’i bulaşıcı olmayan hastalıklardan kaynaklanıyor ve bu hastalıklar arasında en yaygın ve ölümcül olanı kalp ve damar hastalıklarıdır. Özellikle kalp krizleri ve inmeler, tüm ölüm nedenleri arasında üst sıralarda yer almakta. Her yıl 18,6 milyondan fazla insan bu hastalıklar yüzünden hayatını kaybediyor; bunların üçte biri ise 70 yaşın altında, yani erken yaşlarda gerçekleşiyor.
Kalp damar hastalıkları, sadece yüksek ölüm oranlarıyla değil, aynı zamanda toplum sağlığı üzerindeki kalıcı etkileriyle de dikkat çekiyor. Günümüzde dünya genelinde 300 milyondan fazla insan kalp hastalığıyla yaşamaktadır ve 2 milyardan fazla kişi bu hastalık riski taşımaktadır.
Kalp hastalıklarının önlenmesinde yaşam tarzı değişikliklerinin önemli olduğu gün gibi ortadadır. Peki, kalp ve damar hastalıklarından korunmak için günlük yaşamda nasıl adımlar atılmalıdır? Kalp Sağlığı Haftası çerçevesinde Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Kliniği’nden Prof. Dr. Ahmet Altuğ Çinçin ile bu konuları ele aldık.
Erkeklerde koroner arter hastalığı riski, kadınlara göre çok daha erken yaşlarda başlamakta. Ancak menopoz dönemi ile birlikte bu riskin eşitlenmesi söz konusu. Koroner arter hastalığına dair risk faktörlerinin erkek ve kadınlarda farklı şekilde etki ettiği de dikkat çekici bir bulgu.
Kalp hastalıkları sadece “kriz” demek değil
Toplumda “kalp hastalığı” denildiğinde genellikle kalp krizleri akla gelse de, bu terim oldukça geniş bir hastalık grubunu kapsamaktadır. Prof. Dr. Çinçin, “Hekimler olarak, global ve ulusal kayıt çalışmalarında ‘kardiyovasküler hastalık’ terimini daha yaygın olarak kullanıyoruz” diyerek durumu özetliyor.
“Kardiyovasküler hastalıklar arasında en sık görülen tür koroner arter hastalığıdır. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, ülkemizde kardiyovasküler hastalıklar en yaygın ölüm sebepleri arasında yer alıyor. Son yıllarda risk faktörlerinin tanınması ve tedavi yöntemlerinin yaygınlaşmasına rağmen hastalık sıklığında kayda değer bir düşüş yaşanmıyor” şeklinde devam etti.
[Fotoğraf: Getty Images]
Kalp hastalığı riski yaşa ve cinsiyete göre değişiyor
Kalp hastalıklarının görülme sıklığı, yaş gruplarına göre oldukça farklılık göstermektedir. Türkiye’de yapılan kayıt çalışmaları, koroner arter hastalığının yaş ilerledikçe belirgin bir şekilde arttığını ortaya koymaktadır. 45-55 yaş grubundaki bireylerde bu hastalığın görülme oranı yüzde 6, 55-65 yaş grubunda ise bu oran yüzde 17’ye yükseliyor. 65 yaş ve üzerindeki bireylerde ise bu oran yüzde 28’e ulaşmakta; yani 65 yaş üstü her 3 ila 4 kişiden biri bu hastalıkla yaşıyor.
Kalp hastalıklarının sadece yaşla değil, aynı zamanda cinsiyetle de ayrıştığı görülüyor. Kadın ve erkeklerde hastalığın ortaya çıkış yaşı, risk faktörlerine verilen tepkiler ve hastalığın seyri arasında belirgin farklar olabilir. Prof. Dr. Çinçin, “Erkeklerde koroner arter hastalığı riski daha erken yaşlarda başlamakta; ancak menopoz ile bu risk eşitlenmektedir. İlginçtir ki, koroner arter hastalığına dair risk faktörlerinin etkisi, kadın ve erkeklerde de farklılık göstermektedir” şeklinde açıklama yapıyor.
“Örneğin, 50 yaş altındaki kadınlarda sigara içmenin risk artışı, erkeklere göre daha fazlayken; yüksek LDL kolesterol değerleri erkeklerde daha büyük bir risk oluşturuyor. Önceki araştırmalar, kadınlarda koroner arter hastalığının daha ölümcül sonuçlar doğurabileceğini göstermekte” diye ekledi.
Ayrıca, bireysel farklılık gösteren yoğunlukta, haftanın en az 4 günü, her seferinde en az 1 saatlik egzersiz kalp sağlığını korumak için önemli bir adım olarak kabul ediliyor. Eğer planlı bir spor aktivitesi mümkün değilse, günlük yaşamda daha fazla hareket sağlamak önem kazanıyor.
Hipertansiyon, yüksek kolesterol, diyabet…
Kalp hastalıkları her yıl milyonlarca insanı etkileyen bir sorun olmakla birlikte, bu hastalıkların gelişme sürecinde temel rol oynayan faktörler neler? Prof. Dr. Çinçin, “Erişkinlerde kardiyovasküler hastalıkların temel sebebi aterosklerozdur; yani damar duvarında yağlı plak oluşumu. Bu plaklar zamanla artar ve kireçlenir, bu da koroner arterlerin daralmasına yol açabilir. Ayrıca, bu plakların yırtılması, ani pıhtılaşmalara ve dolayısıyla kalp krizlerine sebep olabilir” açıklamasında bulunarak diğer risk faktörlerini şu şekilde sıraladı:
“Hipertansiyon, yüksek kolesterol, diyabet, sigara içme, obezite, hareketsiz yaşam tarzı, yaş, erkek cinsiyeti ve genetik yatkınlık gibi faktörler, sadece koroner arter hastalığını değil, tüm kardiyovasküler hastalıkları artırmaktadır.”
[Fotoğraf: Getty Images]
Sağlık yaşam kalbi koruyor
Sağlıklı bir yaşam tarzı, kalp hastalıklarının önlenmesinde büyük önem taşımaktadır. Gündelik hayatta atılacak basit, fakat etkili adımlarla bu hastalıkların riski önemli ölçüde azaltılabilir. Peki, hangi adımlar atılmalı? Prof. Dr. Çinçin, “Kalp sağlığını koruma adına benimsenmesi gereken yaşam tarzını ‘sağlıklı bir yaşam tarzı’ olarak tanımlıyoruz” ifadesini kullanıyor.
“Haftanın en az 4 günü, yapılacak en az 1 saatlik egzersiz kalp sağlığını korumada oldukça etkin bir unsur olarak değerlendiriliyor. Eğer düzenli spor yapmak mümkün değilse, gündelik yaşamda aktivite artırılması önem arz ediyor” diye ekliyor.
[Fotoğraf: Getty Images]
Beslenme de kalp sağlığında kritik bir faktördür. Prof. Dr. Çinçin, “Akdeniz tipi, yaş sebze ve meyveler bakımından zengin bir diyetin kalp sağlığını korumada en etkili beslenme şekli olduğunu” belirtiyor. Doymuş yağ asitleri içeren katı yağlar (hayvansal yağlar dahil) azaltılmalı ve zeytinyağı (çok fazla ısıya maruz kalmadan) tüketilmelidir. Bunun yanı sıra, karbonhidratların kompleks karbonhidratlardan, basit şekerlerden (un, nişasta vb.) ise uzak durulması gerektiği vurgulanıyor.
Et tüketimi sağlıklı pişirme yöntemleri ile yapılmalı ve kızartma gibi işlemlerden kaçınılmalıdır. Tuzun hipertansiyon üzerindeki etkisi bilindiği için tuz tüketiminin sınırlandırılması kalp sağlığını korumak açısından büyük önem taşır.
Sigaradan uzak durulmalı
Diğer bir dikkat edilmesi gereken nokta, birçok hastalığın da nedeni olabilen sigara alışkanlığıdır. Prof. Dr. Çinçin, “Sigara, tek başına ciddi bir risk faktörü olmakla birlikte, diğer risk faktörlerinin varlığında etkisi artmaktadır. Sigarayı bırakma konusunda zorlanan hastalarımız için, sigara bırakma polikliniklerimizde etkili destek imkanı sunulmaktadır” diyerek zararlı alışkanlıklardan uzak durulması gerektiğini vurguladı.
Kalp damar sağlığını korumanın diğer bir önemli yönü ise diyabetin etkin yönetimidir. Diyabet hastalarının, kan şekeri kontrolü olmadan etkili bir şekilde koroner arter hastalığından korunmalarının mümkün olmadığını belirten Prof. Dr. Çinçin, bu hastaların kan şekerlerini düzenli olarak kontrol ettirmeleri gerektiğini hatırlatıyor.