Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, yılın ilk Enflasyon Raporu’nun tanıtımı için İstanbul Finans Merkezi’ndeki Merkez Bankası Yerleşkesi’nde gerçekleştirilen bilgilendirme toplantısında konuştu. Bu toplantıda Başkan Yardımcıları Hatice Karahan ve Osman Cevdet Akçay, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Başkan Yardımcısı Hatice Karahan, rezerv seviyeleriyle ilgili yöneltilen bir soruya şu yanıtı verdi:
“Başkan Bey’in belirttiği gibi, herhangi bir rezerv seviyesini hedeflemiyoruz. Geçen yıl mart ayından bu yıl ocak ayı sonuna kadar SWAP hariç net rezervlerimizde 130 milyar dolarlık bir iyileşme yaşandı. Bu durumda potansiyel riskleri daha iyi anlayabilmemiz için içeriğine bakmamız gerektiğini düşünüyorum. Şu anda rezervlerdeki iyileşmenin yaklaşık yüzde 85’i, yurt içi yerleşiklerin döviz bozdurmasıyla elde edilmiştir.”
Gelecek dönemde potansiyel risklerin öngörüsü açısından, yurt içi yerleşiklerin davranışlarının belirleyici faktör olduğunu ifade eden Hatice Karahan, sıkı para politikası uygulandıkça Türk Lirası’na güvenin devam edeceğini düşündüklerini belirtti. Bu nedenle, olası sermaye çıkışları ya da rezervler üzerindeki ekstra baskılara dair endişelerin mevcut olmadığını vurguladı.
Karahan, ihracatçıların döviz bozdurma oranının yüzde 30’a indirilip indirilmediği konusuna da değinerek, “Önceden bu oran yüzde 40’tı ve şimdi yüzde 30’a çekildi. Döviz piyasasında arz ve talep dengesinin istikrarlı olmasını bekliyoruz. Bu nedenle, gelecekte bu oranı yeniden gözden geçirebiliriz. Ancak, arz talep dengesini dikkatle takip etmemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.
– “BASKININ BİRİKMEMESİ İÇİN DEZENFLASYONUN ÇABUK OLMASI DA O ANLAMDA ÖNEMLİ”
Başkan Yardımcısı Osman Cevdet Akçay, enerji fiyatlarının artışına bağlı olarak enflasyonun verdiği tepkilere yönelik Merkez Bankası’nın bir hesap yapıp yapmadığına dair soruya yanıt verdi:
“Kur geçişkenliğinin yükseldiğini gözlemliyoruz, düşüşte olup olmadığımızı düşünmüyorum. Ancak Türk Lirası’nın reel değerlenmesi, enflasyon üzerinde aşağı yönlü baskı yapıyor. Bu bağlamda geçişkenliğin hala yüksek olduğunu belirtmekte fayda var. TL’nin değer kaybı, bu bağlamda bir risk oluşturabiliyor. Bu nedenle dezenflasyon programının hızlı bir şekilde ilerlemesinin önemi büyük.” dedi.
Akçay, daha önce enflasyonun yapışkan olabileceğine yönelik açıklamalar yaptığını hatırlatarak, 2025 için belirlenen enflasyon tahmininin yükseltilmesinin yanlış anlaşılmalara yol açıp açmayacağına dair şunları söyledi:
“Mesajım yanlış anlaşıldı, şaka yollu söylüyorum ki, ‘Etmez olaydım.’ dememeliyim. ‘Nerede takılacağını bilmiyoruz.’ şeklindeydi düşüncem. Bu bağlamda 30 veya 40 seviyeleri mümkün ancak hangi seviyede kalacağı belirsiz.” şeklinde konuştu.
Merkez Bankası’nın duruşunun ve uygulamalarının sonuca etkisini de vurgulayan Akçay, “Bu durumu biliyormuş gibi yorumlayan fazla insan var. ’30’larda kalacak, inmeyecek’ gibi görüşler spekülatif. Aslında 30 da olabilir, 20 de. Bu belirsizliğin ortasında olmak hepimizin sorumluluğudur.” ifadelerini kullandı.