Araştırmalar, Roma İmparatorluğu’nun çöküşünde “küçük buzul çağının” önemli rol oynadığını gösteren yeni kanıtlara ulaşmış durumda. 572 yıl öncesine dayanan bu durum, iklim değişikliğinin imparatorluğu zayıflatarak çeşitli sosyal ve ekonomik sorunlara zemin hazırladığını ortaya koyuyor.
Uzmanlar, iklimsel değişimlerin Roma İmparatorluğu üzerinde yarattığı etkilerin siyasi istikrarsızlık, ekonomik gerileme ve yabancı istilalar gibi faktörler vasıtasıyla derinlemesine incelendiğini belirtmekte. Yeni bir çalışma, Roma İmparatorluğu’nu M.S. 1453’te çöküşe sürükleyen Geç Antik Küçük Buzul Çağı (LALIA) döneminin iklim üzerindeki olumsuz etkilerini daha net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Daily Mail’de yayımlanan habere göre araştırmacılar, İzlanda’da yapılan incelemelerde bu dönemin daha önce düşünülenden çok daha yıkıcı olduğunu ve buna bağlı olarak Doğu İmparatorluğu’nun çöküş yaşamış olabileceğini destekleyen jeolojik bulgular elde ettiler.
ANTİK ROMA İKİ PARÇAYA AYRILDI
Southampton Üniversitesi Yer Bilimleri profesörü Dr. Thomas Gernon, sıcaklıklardaki küresel düşüşün Doğu İmparatorluğu üzerinde önemli etkiler yarattığını belirtmiştir. LALIA dönemi, güneş ışığını engelleyen büyük volkanik patlamaların neden olduğu soğuma ile karakterizedir; bu patlamalar, Avrupa’da göç hareketlerine ve toplumsal istikrarsızlığa yol açmış olabilir. Gernon, “Olay, günümüz standartlarına göre oldukça soğuktu ve Avrupa genelinde sıcaklıklar 1,8 ile 3,6 derece arasında düştü” ifadelerini kullanmıştır.
Bu küçük ölçekte görünen sıcaklık düşüşü, tarım aleyhine sonuç doğurarak gıda kıtlığı, hayvan ölümleri ve gıda fiyatlarında artış gibi sorunlara yol açmış, dolayısıyla da imparatorluk genelinde hastalık ve kıtlık sorunları ortaya çıkmıştır.
ÇOK SAYIDA MUMYA BULUNDU
Mısır’daki mezar kazılarında, süslemeleri altın diller ve tırnaklarla olan bir düzineden fazla mumya keşfedilmiştir. LALIA’nın etkileri M.S. 541’de başlayan Justinianus Vebası ile de örtüşmektedir; bu salgın dünya genelinde 30 ile 50 milyon insanın ölümüne yol açmış ve bu, o dönemdeki küresel nüfusun yaklaşık yarısını oluşturmuştur.
Dr. Gernon, “Bu olaylar, Doğu İmparatorluğu’nun sürekli savaşlarla, İmparator Justinianus’un toprak genişleme çabalarıyla ve iç dini çatışmalarla boğuştuğu çalkantılı bir dönemle örtüşüyor” demiştir. Her ne kadar Doğu Roma İmparatorluğu, buzul çağının başlamasından yüzyıllar sonra çökmüş olsa da, bazı tarihçiler LALIA’nın bu kriz süreçlerini derinleştirmiş olabileceğini düşündürmektedir.
Gernon, “LALIA’nın Doğu İmparatorluğu’nun zayıfladığı bir dönemle çakışması, durumu iklimsel baskılar açısından kritik hale getirmiş olabilir” ifadesinde bulunmuştur. Ekip, bu teoriyi destekleyen yeni jeolojik bulgular üzerinde çalışmaktadır.
“HİÇBİR ŞEYE BENZEMİYORDU”
İzlanda’nın kuzeybatı kıyısındaki sıra dışı kayaların yapısını inceleyen araştırmacılar, bu yanıtları bulmak amacıyla kayaları parçalara ayırmış ve içeriklerini incelemiştir. Queen’s Üniversitesi’nden Dr. Christopher Spencer, “Bu kayaların görünümü İzlanda’nın mevcut jeolojisi ile örtüşmüyordu, ancak kökenlerini tespit etmek istedik” demiştir.
Ekip, kayalardan elde ettikleri zirkon mineral kristallerini analiz ederek yaş ve kimyasal bileşim bilgilerine ulaşmışlardır. Spencer, “Zirkonlar, kristalleşme zamanı ve bileşim gibi önemli bilgileri saklayan zaman kapsülleri gibidir” demiştir.
İKİ ŞEYE İŞARET EDİYOR
Geology dergisinde yayımlanan sonuçlar, bu kayaların LALIA sırasında hareket eden buzdağları tarafından konumlandırıldığını göstermektedir. Spencer, “Bu, İzlanda’ya büyük Grönland buzulları tarafından taşındığına dair birinci elden kanıt” ifadesini kullanmıştır. Gernon, bunun iki önemli noktayı ortaya koyduğunu belirtmiştir; bunlardan ilki, Grönland Buz Tabakası’nın LALIA sırasında olağan zamanlardan daha belirgin bir biçimde büyüdüğü ve geri çekildiğidir.
İkincisi ise, iklimin o dönemde özellikle soğuk olduğu yönündedir; “Buzdağlarının, İzlanda’da jeolojik etki yaratacak kadar soğuk bir ortamda var olduğu” sonucuna varılmıştır. Bu, LALIA’nın Roma İmparatorluğu üzerindeki baskının arttığına ve çöküşü üzerindeki etkisine dair kanıtların çoğaldığını göstermektedir. Gernon, “Kesin olarak belirtmek gerekir ki, LALIA başladığında Roma İmparatorluğu zaten düşüş sürecindeydi” demiştir.
Ayrıca elde edilen verilerin, kuzey yarımküredeki iklim değişikliğinin daha önce düşünülenden daha fazla şiddete sahip olduğu düşüncesini desteklediğini sözlerine eklemiştir. İklim değişikliğinin, bu tür toplumsal değişimlerin ana etkenlerinden biri olabileceği ifade edilmiştir.