Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından İstanbul’da düzenlenen “Yükselen Pazarlar Forumu” çerçevesinde, OECD Türkiye İnceleme Raporu’nun tanıtımı gerçekleştirildi.
Etkinlikte bir konuşma yapan Bakan Mehmet Şimşek, Türkiye’nin emsalleriyle olan performansını değerlendiren bağımsız analizleri içeren raporu ve sunulan önerileri olumlu bulduğunu ifade etti.
Raporun bazı önerilerinin mevcut program içerisinde uygulandığına da dikkat çeken Şimşek, güçlü, sürdürülebilir ve yüksek büyümenin temellerini atmayı hedeflediklerini vurguladı.
Uygulanan programın önemli bileşenlerinden birinin fiyat istikrarını sağlamak ve enflasyonu düşürmek olduğunu belirten Şimşek, enflasyonla mücadelede kaydedilen ilerlemelere değindi; ancak hedefe ulaşmanın zaman alacağını kaydetti.
“Merkez Bankası Başkanı ve ekibi harika bir iş çıkardı”
Kamu borç stokunun milli gelire oranının yüzde 25’in altında olduğunu ifade eden Bakan Şimşek, mali disiplin çabalarının Merkez Bankası’na enflasyonla mücadelede destek sağlama isteğinden kaynaklandığını vurguladı. Mali disiplinin aynı zamanda yapısal reformları gerçekleştirmek için kaynak yaratmada önemli olduğunu ekledi.
Enflasyon beklentilerinin bu yıl sonu için yüzde 20’lerin ortasında, 2026’da yüzde 10’lara ve ardından tek hanelere düşmesini beklediklerini belirten Şimşek, “Merkez Bankası Başkanı ve ekibi, para politikasında doğru yönde adımlar atarak mükemmel bir iş çıkardı” dedi. Ayrıca, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkileri olduğunu, gelir politikalarının bu yıl daha destekleyici olacağını da sözlerine ekledi.
Arz yönlü tedbirlere de hız verdiklerini, konut ve gıda arzını artırmakla ilgili çeşitli önlemlere dikkat çekti.
“Kamu maliyesinde harcama disiplini sağlayacağız”
Son dönemde küresel dalgalanmaların büyüme üzerinde bazı aşağı yönlü riskler oluşturabileceğini belirten Bakan Şimşek, kamu maliyesinde harcama disiplini sağlamayı sürdüreceklerini dile getirdi. Gelir üzerinde doğrudan kontrolü olmamakla birlikte, düşük büyümenin iç talebi ve enflasyonu düşüreceğini belirtti.
Türkiye’nin beşeri sermayesinin güçlü olduğunu aktaran Şimşek, yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik yapısal reformların, sermaye piyasalarının derinleştirilmesi, kamu maliyesi ve vergi reformları ile yeşil ve dijital dönüşüm alanlarındaki önceliklerini anlattı.
Kadınların işgücüne katılımının artırılması gerektiğini vurgulayan Şimşek, bu konudaki OECD önerilerine önem verdiklerini belirtti. Türkiye’nin çalışma çağındaki nüfusunun 2035’e kadar artmaya devam edeceğini, ancak bu artış hızının yavaşlayacağını ifade etti.
Kadınların işgücüne katılımı için alınan önlemler arasında ebeveyn izni süresinin uzatılması, aile yardım desteği ve eğitim ile sağlık hizmetlerinin ücretsiz olması gibi çeşitli düzenlemeler olduğunu aktardı.
“Hedefimiz yenilenebilir enerjiye 10 yılda en az 100 milyar dolarlık yatırım yapmak”
Yeşil dönüşümün bir tercih değil, zorunluluk olduğunu belirten Bakan Şimşek, son 25 yılda petrol ve doğal gaz ithalatı için ödenen yaklaşık 1 trilyon doların, toplam cari açığın 1,5 katı olduğunu ifade etti. Bu nedenle fosil yakıtlara bağımlılığı azaltmanın önemine dikkat çekti.
Geçen yıl Türkiye’nin elektrik üretiminin neredeyse yarısının yenilenebilir kaynaklardan elde edildiğini belirten Şimşek, önümüzdeki 10 yıl içinde en az 100 milyar dolarlık yatırım yaparak bu oranı yüzde 70’e çıkarmayı hedeflediklerini dile getirdi.
Üretimde verimliliğin artırılmasına yönelik yapılan çalışmalara da değinen Şimşek, dijital altyapı yatırımlarıyla yüksek teknolojili ürün ihracatını artırma çabalarına önem verdiklerini belirtti.
“(Ulaştırma ve altyapıda) Önceliğimiz demir yolu yatırımları”
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, rekabet olmadan verimliliğin sağlanamayacağını belirtti. Bu doğrultuda küresel entegrasyon ve bölgesel ticaret anlaşmalarının önemine vurgu yaptı. Son 20 yılda altyapıya yapılan yaklaşık 300 milyar dolarlık yatırımın büyük ölçüde tamamlandığını söyledi.
Şu anda öncelikli hedeflerinin verimliliği artıran altyapı yatırımları olduğuna dikkat çeken Şimşek, özellikle demir yollarının karbon salınımını azaltacak ve rekabet gücünü artıracak bir öneme sahip olduğunu ifade etti.
