Kanser, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de önemli bir sağlık problemi olmayı sürdürüyor. Her yıl milyonlarca insanı etkileyen bu hastalık, uluslararası düzeyde ciddi bir sorun teşkil etmeye devam ediyor.
Günümüzde dünya çapında yaklaşık 52 milyon kanser hastası bulunurken, her yıl 20 milyon yeni vaka tespit ediliyor. Ayrıca, yıllık olarak 10 milyon kişi kanser nedeniyle hayatını kaybediyor. Uzmanlar, önümüzdeki 20 yıl içerisinde bu sayının yüzde 50 oranında artabileceğini belirtiyor. Bugün her 5 kişiden biri, yaşamının bir döneminde kanser tanısı alıyor.
Fakat, tıp alanındaki ilerlemeler ve erken teşhisin önemi sayesinde kanser tedavisinde umut verici gelişmeler kaydedilmektedir. Yeni nesil tedavi yöntemleri, hastaların yaşam sürelerini uzatırken tedavi süreçlerini de daha etkili hale getirmektedir. 4 Şubat Dünya Kanser Günü sebebiyle, kanserle mücadeledeki en son tedavi yaklaşımlarını İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Onkoloji Kliniği’nden Prof. Dr. Nebi Serkan Demirci ile ele aldık.
Prof. Dr. Demirci, kullanacakları tedavi yönteminin hastalığın evresine bağlı olduğunu vurguladı. Bireyin sağ kalma ihtimali, iyileşme durumu ve tedaviye verdiği yanıt, hastalığın evresi ile doğrudan ilişkilidir.
Kanserden Korunmak Mümkün
Kanserin önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Demirci, Türkiye’de de benzer durumların gözlemlendiğini belirtti. Güncel Sağlık Bakanlığı verilerine göre, her yıl 250 bin yeni kanser vakası ortaya çıkmakta ve 150 bin kişi kansere bağlı nedenlerden yaşamını yitirmektedir.
Prof. Dr. Demirci, kanserin önlenebilir bir hastalık olduğunu vurguladı. “Dünya Sağlık Örgütü’nün belirttiği gibi, kanserin başlıca nedenleri arasında sigara, alkol, tütsülenmiş gıdalar ve obezite bulunmaktadır. Ayrıca, hareketsizlik de kanser görülme sıklığının artmasına katkıda bulunmaktadır.” şeklinde açıklamada bulundu.
Prof. Dr. Demirci, “Kanserden korunmak mümkündür” diyerek sözlerine devam etti:
“Sigaradan ve alkolden uzak durmak, spor yapmak ve sağlıklı beslenerek yeterli miktarda gıda tüketmek, kanser görülme sıklığını önemli ölçüde azaltacaktır. Ayrıca, Sağlık Bakanlığı’nın KETEM (Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi) merkezleri bulunmaktadır. KETEM’de 40 yaşından itibaren meme kanseri takip edilebilmekte, bu da meme kanserine bağlı ölümleri yüzde 25 oranında azaltmaktadır. Erken teşhis gerçekten hayat kurtarıcıdır. Aynı şekilde, KETEM’de yapılan gaitada gizli kan testleri ve kolonoskopi işlemleri ile kanser öncüleri tespit edilmekte ve bireylerin kansere yakalanma riski azaltılmaktadır. Prostat ve serviks kanserinde de benzer tarama yöntemleri uygulanmaktadır. Bu hizmetler KETEM aracılığıyla halkımıza sunulmaktadır.”
[Fotoğraf: Getty Images]
Kanserin Evresi Tedaviyi Şekillendiriyor
Peki, kanser tedavisindeki süreç teşhisle birlikte nasıl şekilleniyor? Her kanser türünde ilk adım olarak biyopsi yapılmakta. Kanser tespit edildikten sonra, tedavi yol haritasını belirleyecek evreleme işlemi gerçekleştiriliyor. Prof. Dr. Demirci, evrelemenin önemine dair şu açıklamalarda bulundu:
“Kullanacağımız tedavi yöntemleri, hastalığın evresine göre belirlenir. Bireyin sağ kalma ihtimali, iyileşme durumu ve tedaviye yanıtının nasıl olacağı hastalığın evresiyle doğrudan ilgilidir. Öncelikle kan tahlilleri, ardından akciğer, kemik ve karın bölgesi görüntüleme yöntemleri olan MR ve PET gibi çeşitli radyolojik ve nükleer tıp yöntemleri kullanarak evreleme yapıyoruz.”
Elde edilen bulgular neticesinde, kanserin bulunduğu bölgeye ve evresine yönelik uygun tedavi seçenekleri belirleniyor. Bu durum, her kanser türünde ve evrede farklılık göstermekte.
İleri Evre Kanserde Bile Etkili Tedavi Yöntemleri Var
Tıp alanındaki son gelişmeler, kanser tedavisinde yüz güldüren sonuçlar doğurmaktadır. Prof. Dr. Demirci, bu gelişmelere dair bilgiler verdi:
“Son 10 yıl içerisinde belli başlı kanser türlerinde sağ kalım süreleri belirgin bir şekilde iyileşmiştir. Özellikle akciğer, meme ve yumurtalık kanseri gibi türlerde sağ kalım süreleri, 10 yıl öncesi ile kıyaslandığında evre 4 durumunda bile daha olumlu sonuçlar alınmaktadır. Örneğin, eğer meme kanseri hormon reseptör düzeyleri yüksekse ya da belirli büyüme faktörlerini salgılıyorsa, son evrede olmasına rağmen kronik bir hastalık haline gelebilmektedir. Hiç tedavisiz geçiş süresi 5 ay olan hastalıklarda bile, uygulanan tedavilerle olumlu sonuçlar alınabilmektedir. Artık bazı hastalar 5, 6, 7 yıl kontrol altında tutulabilmektedir. Ayrıca evre 4 akciğer kanserinde, hastalığın sürmesine neden olan çeşitli genetik değişikliklere yönelik tedavi edici ilaçlar kullanıldığında sağ kalım süreleri önemli ölçüde uzamaktadır. Örneğin, evre 4 akciğer kanserinde 6 ay olan sağ kalım süresi, kemoterapi uygulamalarıyla 1 yıla çıkarılabiliyor. Akıllı ilaçlar ile ise bu süre 10 yıla kadar çıkabilmektedir.”
[Fotoğraf: Getty Images]
“Her Kanserin Akıllı İlaçla Tedavi Edilme İhtimali Eşit Değil”
Halk arasında “akıllı ilaç” olarak bilinen tedavi yöntemleri pek çok kanser türünde uygulanmaktadır. Prof. Dr. Demirci, bu konuda önemli bir noktayı vurguladı:
“Her kanser türünün akıllı ilaç tedavisine uygun olma ihtimali farklılık göstermektedir. Örneğin, sigara içmeyen bir kadının akciğer kanseri olması durumunda akıllı ilaçlara yanıt verme olasılığı yüzde 40 civarındayken, 50 yıl sigara içmiş bir erkeğin bu ilaçlardan yararlanma ihtimali yalnızca yüzde 2-3’tür. Kanserin nedeni ile ilişkili olarak aynı hastalıkta bile farklılıklar görülebilmektedir. Biz güncel pratiğimizde pek çok kanserde gen analizi yaparak, kullanabileceğimiz bir akıllı ilaç ya da immünoterapötik ajan olup olmadığını kontrol ediyoruz. Günümüzde hemen her kanser türünde immünoterapilerin kullanıldığı belirtilmektedir. Ancak etkinlikleri değişiklik gösterebilir; bazı kanserlerde (akciğer ve cilt) daha etkiliyken, prostat veya pankreas kanserinde etkinlik oranı daha düşük olabilmektedir. Yine de tüm onkoloji pratiğinde bu ilaçların kullanımı söz konusudur.”
Prof. Dr. Demirci, son yıllarda gündemde olan bir diğer tedavi yöntemine değinerek, “Antikor ilaç konjugatı” adını verdiği yöntemi şu şekilde açıkladı:
“Bu yöntem, antikorlar ile ilaçların birleştirilmesi ile elde edilmektedir. Hem kemoterapi hem de akıllı ilaç derinlerinde bu tür ürünler bulunmaktadır. Örneğin, meme kanserinde kullanılan bir antikorun yanına bir kemoterapi ilacı ekleniyor. Bu sayede ilaç, tümör hücresine bağlanarak bölgedeki tümör hücresinin çevresinde yayılmasını sağlıyor. Onkoloji pratiğindeki en güncel tedavi seçenekleri arasında yer alır.”