İstanbul’da daha önceki gün meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremde, bazı akıllı telefon kullanıcıları sarsıntı başlamadan birkaç saniye önce erken uyarı bildirimi aldılar. Google tarafından sağlanan bu özellik, birçok bireyin Marmara Denizi Silivri açıklarındaki depremin olduğu anda hızlı bir şekilde güvenli bir yere kaçmalarına olanak tanıdı.
Uzmanlar, erken uyarı sisteminin nasıl çalıştığı ve güvenilirliği hakkında çeşitli değerlendirmelerde bulundu.
Jeoloji yüksek mühendisi Prof. Dr. Okan Tüysüz, yaşanan depremin daha büyük bir felaket olarak değerlendirilmemesi gerektiğini vurguladı. Fayın tamamının kırılmadığını ifade eden Tüysüz, tamamının kırılması durumunda çok daha büyük bir depremin meydana gelebileceğini belirtti.
Artçı sarsıntıların en az bir hafta, sonrasında ise belki bir ay kadar devam etmesinin muhtemel olduğunu dile getiren Prof. Dr. Tüysüz, “Marmara Denizi içinde, hâlâ kırılmamış büyük bir fay var. Ne zaman kırılacağının kestirilememesi endişe verici.” şeklinde uyarıda bulundu.
Tüysüz, Kandilli Rasathanesi tarafından geliştirilen bir erken uyarı sisteminin var olduğunu belirterek, “Deprem sırasında iki dalga oluşur: ‘P’ ve ‘S’ dalgaları. Birinci dalga, deprem sonrası saniyede yaklaşık 7 kilometre hızla, ikinci dalga ise 4 kilometre hızla ilerler. Bu iki dalga arasında bir süre farkı vardır. Birinci dalga geldiğinde, bazı cihazlar bunu algılayarak ikinci dalganın geleceğini haber verir.” şeklinde konuştu.
“Doğal gazı, elektriği kesiyor, metroları, hızlı treni durduruyor”
Tüysüz, sistemin işleyişinin bu prensip üzerine kurulu olduğunu açıklarken, “Eğer depreme olan mesafeniz 8-10 kilometre ise bu süre 1-2 saniye kadar kısa olabilir. Mesafe uzarsa bu süre 8-10 saniyeye çıkabilir. Deprem dalgası arada bir zaman farkıyla geliyor; bu süre, insanların kaçmak için yeterince zaman bulamayabileceği anlamına geliyor, ama sisteme bağlı olarak elektrik, doğal gaz, metro ve hızlı tren gibi hizmetler kesilebilir.” dedi.
Prof. Dr. Tüysüz, “Marmara Denizi içinde halihazırda çalışan bir sistem var. Doğal gazı, elektriği kesiyor, metroları ve hızlı treni durduruyor. Ancak bu sistem şimdilik kişilerin günlük hayatına entegre edilecek güvenilirlik seviyesine ulaşmamış durumda.” bilgisini verdi.
Gelen erken uyarı bildirimlerinin bazen olumsuz sonuçlara da yol açabileceğini ifade eden Tüysüz, “Süre çok kısa olduğu için, insanlar ani bir refleksle yanlış hareket edebilir ve kendilerini tehlikeye sokabilir.” şeklinde uyardı.
“İnternet bağlantısı şart”
Bilişim uzmanı Osman Demircan, erken uyarı bildirimlerinin yalnızca Android işletim sistemli telefonlarda devreye girdiğini belirterek, sistemin işleyiş mekanizmasını açıkladı.
Demircan, “Telefonlar, yapı itibarıyla elimize aldığımızda hareketlere tepki verebilir. Eğer telefon duruyorsa, yer hafif sallanmaya başlayınca aldığı titreşimleri deprem olma olasılığı olarak değerlendiriyor ve bununla ilgili uyarı göndermeye başlıyor.” dedi.
Demircan, bildirimin, deprem tahmini değil, deprem anında uyarı verdiğini vurgulayarak, “Mesajı ileten şey, hareketsiz kalan kullanıcıların telefonlarından alınan titreşim verileridir. Titreşimin ilk alındığı yer ve depremin gelme süresi göz önüne alındığında, mesaj geldikten birkaç saniye içinde depremin olabileceği anlamına geliyor.” şeklinde konuştu.
Alınan verilerin güvenilir olduğunu belirten Demircan, “Veriler tek bir telefondan değil, bu özelliği açmış ve verilerin toplanmasına izin veren tüm telefonlardan alınarak değerlendirilir. Bu nedenle oldukça güvenilirdir.” dedi.
Demircan, erken uyarı bildirimlerinin devreye girmesi için internet bağlantısının gerekliliğine dikkat çekti. “Android telefonları kullananlar, deprem uyarı sistemi özelliğini açmalı ve konum bilgisini aktif hale getirmelidir. Aksi halde internet bağlantısı yoksa deprem uyarısı alınamaz.” ifadelerinde bulundu.
Demircan, “Deprem sonrası 5 saniye içinde evini terk eden aileler gördüm. Bu kısa süre, hayat kurtarıcı olabiliyor ve bu tür sistemler, büyük depremlerde birçok insan için hayati önem taşıyabilir.” şeklinde ekledi.