Pandemi döneminin ardından Türkiye’de aşı karşıtlığında gözlemlenen artış, birçok sağlık sorununu da beraberinde getiriyor. Doctorlar, aşı yaptırmayan ailelerin sayısının 100 bini geçtiğini belirterek, çocukluk aşılarının tamamlanmasının önemini vurguluyor.
Aşılar, bebek ölümlerini yüzde 40 oranında azalttı ve 1974’ten bu yana 154 milyon hayat kurtardı. Aşılar sayesinde dakikada altı kişinin yaşamı korunmakta. Sıtma, HPV, kolera, dang humması ve menenjit gibi hastalıklar için geliştirilen yeni aşılarla her yaştan insanın hayatı korunuyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 2025 yılı aşı haftası için “Herkes için aşı mümkün” temasını belirlemişken, dünya genelinde aşı karşıtlığı pandemiden sonra artış göstermeye devam ediyor. Bu durum, birçok ülkede neredeyse silinme noktasına gelmiş olan çocukluk hastalıklarının yeniden ortaya çıkmasına sebep oluyor.
DSÖ ve UNICEF, Mart ayında yayınladıkları ortak raporda Avrupa ve Orta Asya’daki kızamık vakalarının son 25 yılın en yüksek seviyesine ulaştığını açıkladı. Türk Tabipleri Birliği’nin Sağlık Bakanlığı verilerine dayanarak hazırladığı rapora göre, 2011 yılında çocuklarına aşı yaptırmayan ailelerin sayısı sadece 183 iken, günümüzde bu rakam 100 bini aşmış durumda.
Aşı yaptırmak istemeyen ailelere önce aşısızlığın potansiyel sonuçları anlatılmaya çalışılıyor; ardından yasal süreç devreye giriyor. İl Sağlık Müdürlükleri konuyu mahkemeye taşıyarak, çocuklar için sağlık tedbiri kararı aldırabiliyor.
Doktorlar, bu durumun toplum sağlığını tehlikeye attığını ve potansiyel salgın riskini artırdığını ifade ediyor.