DMM tarafından yapılan açıklamada, karbon ayak izinin bireylerin hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılmasıyla ilişkili olmadığı, bu bağlamda yalnızca üretim yapan kuruluşlar için önem taşıdığı vurgulandı. Açıklamada, bireylerin mülkiyet hakları ve seyahat gibi anayasal haklarıyla karbon ayak izinin bir bağı olmadığı belirtildi.
Ayrıca, “Emisyon Ticaret Sistemi adı altında karbon vergisi, vatandaşların cebinden çıkacak” iddiasının asılsız olduğu ifade edildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Kanun kapsamında karbon vergisi ile ilgili hiçbir düzenleme bulunmamaktadır. Karbon vergisi uygulaması söz konusu değildir. Emisyon Ticaret Sistemi uygulaması sadece enerji yoğun üretim tesisleri için geçerli olup bireylerle bağlantılı değildir. Tarımın yasaklanması, belirli ürünlerin ekilememesi, meyve ağaçlarına el konulması veya hayvancılığın yasaklanması gibi ifadeler gerçeği yansıtmamaktadır. Bu tür düzenlemeler kanun metninde yer almamaktadır. Aksine, bu kanun afet ve kuraklık risklerine karşı ülkenin tarım, hayvancılık ve doğal kaynaklarını koruma amacını taşımaktadır ve su ile gıda arz güvenliğini sağlama hedefindedir.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda geçtiğimiz hafta ele alınan ve 20 maddeden ilk dördü kabul edilen İklim Kanun teklifi ile ilgili çeşitli iddiaların ortaya atıldığı tespit edilmiştir.
Bahse konu kanun teklifi ile ilgili;
* “Karbon ayak iziyle insanların… pic.twitter.com/yFM8JLbFU3
— Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (@dmmiletisim) April 14, 2025
Açıklamada, “Paris Anlaşması’nda küresel güçlerin tarım alanlarına müdahale edeceği, arazilerin elden alınacağı gibi iddiaların gerçeği yansıtmadığı” ifade edildi. Şöyle devam edildi:
“Paris Anlaşması, 2021 yılında TBMM tarafından onaylanarak iç hukuka dahil edilmiştir. Ülkemiz bu anlaşmayı kendi özel koşullarını ve kalkınma hedeflerini gözeterek imzalamıştır. 2021 yılından beri bu anlaşma kanun hükmünde bir belge olarak geçerlidir ve bu süreçte herhangi bir kısıtlayıcı uygulama olmamıştır, gelecekte de olmayacaktır.”