TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te gerçekleştirilen Parlamentolar Arası Birlik (PAB) 150. Genel Kurulu’nda bir konuşma yaptı.
Kurtulmuş, toplantının küresel düzenin büyük sıkıntılarla yüzleştiği bir dönemde yapıldığını belirterek, parlamenterler olarak bu zorlu koşullar altında büyük bir sorumluluğa sahip olduklarını vurguladı. Küresel politik ve ekonomik krizlerin, jeopolitik gerilimlerin ve olası çatışmaların arasında, ülkelerin ve toplumların kalkınmasının yalnızca maddi zenginlik ile değil, insanın haysiyetini merkez alan, adaleti gözeten ve toplumun tüm kesimlerini kapsayan bir anlayışla mümkün olduğunu dile getirdi.
Kurtulmuş, adaletin yalnızca bazı gruplar için ayrıcalık sunan bir araç haline gelmesinin, toplumların dengelerini bozduğunu ifade etti. Ekonominin belirli çevrelerin çıkarlarını koruyan bir mekanizmaya dönüşmesinin ve siyasetin güç odaklarının menfaatlerini gözetmek için işlev kazanmasının, devletleri zayıflattığını ve küresel çatışma tehditlerini tetiklediğini kaydetti.
“Adil bir kalkınma modeli için devletlerin ve parlamentoların üç temel sorumluluğu var”
Kurtulmuş, dünya genelinde gelir dağılımı adaletsizliğinin derinleştiğini belirterek, küresel servetin büyük bir kısmının küçük bir azınlıkta toplandığını ve milyonlarca insanın temel ihtiyaçlarına ulaşmada güçlük yaşadığını aktardı.
Bilgiye erişim hakkının büyük ölçüde dijital şirketlerin tekeline bırakıldığını ifade eden Kurtulmuş, teknolojinin insanlığın refahını artırması beklenirken, küresel şirketler tarafından piyasa hakimiyetini artırma ve tüketici bağımlılığını yaratma aracı haline geldiğini kaydetti.
TBMM Başkanı, kamuoyunun medya tekelleri ve dijital platformlar üzerinden şekillendirildiğini, algoritmaların toplumların düşünce dünyasını yönlendiren görünmez eller haline dönüştüğünü aktardı. Bu durumun demokrasiyi olumsuz etkilediğini belirten Kurtulmuş, parlamenterlerin bu sürece müdahale etmezse, demokrasinin çerçevesinin daralacağını vurguladı.
Ayrıca, toplumsal kesimlerin ekonomik büyümeden adil bir pay alamaması ve eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmaması gibi faktörlerin, sürdürülebilir kalkınmayı engellediğine dikkat çekti. Kadınların iş gücüne katılımının artırılmasının önemini vurgulayarak, adil bir kalkınma modeli inşa etmek için devletlerin ve parlamentoların üç temel sorumluluğunu belirtti. Bu sorumluluklar, eğitime yatırım yapmak, sosyal politikaları geliştirmek ve adil bir ekonomik sistem kurmak için bütün imkanları seferber etmekten oluşuyor.
“Parlamentolar sadece iç politik meselelerle uğraşmaz”
Kurtulmuş, parlamentoların yalnızca iç politik meselelerle sınırlı kalmadığını, uluslararası alanda siyasi dinamiklerin ve diplomatik gerilimlerin etkisinde şekillendiğini dile getirdi. Savaşların ve çatışmaların ötesinde barış ve işbirliği sağlamak için parlamentoların sorumluluk alması gerektiğini belirtti.
Kurtulmuş, halkın iradesini temsil eden meclislerin küresel adalet ve barış için asla sorumluluk almaktan kaçınmaması gerektiğini kaydetti. Sınır aşan sorunların çözümlerinin ancak uluslararası işbirliği ile mümkün olacağını vurguladı ve parlamenter diplomasinin önemine değindi.
Modern dünyanın, geleneksel ekonomik ve siyasal paradigmaları aşan yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyaç duyduğunu ifade eden Kurtulmuş, mevcut yöntemlerle sorunların çözülemeyeceğini vurguladı.
“Masum Filistin halkının hakkını aramaktan aciz kalıyor”
Kurtulmuş, Gazze’de devam eden ve 50 binden fazla masum insanın yaşamını yitirdiği durumu insanlık vicdanı için bir sorumluluk olarak paylaştığını belirtti. Dünya sisteminin bu katliamı engellemekte başarısız olduğunu, ortaya konan tepkilerin çoğu zaman cılız kaldığını ifade etti.
TBMM Başkanı, Filistin’deki gelişmeleri, küresel adalet ve vicdanın sınandığı bir test olarak tanımladı. Kurtulmuş, yasama organlarının yalnızca ulusal meselelerle sınırlı kalmayıp, küresel düzeyde yeni bir sistemin oluşmasına yardımcı olması gerektiğini vurgulayarak, tüm dünya parlamentolarını yeni, adil ve hakkaniyetli bir siyasal ve ekonomik mimarinin kurulması için iş birliğine davet etti.
