ABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan’da Beyaz Saray’da gerçekleştirdiği etkinlikte 185 ülkeye karşılıklı tarifeler getiren bir kararnameyi imzaladı. Bu düzenlemeyle birlikte, ABD’nin birçok ticaret ortağından ithal edilen ürünlere yüzde 10 ile 50 oranında tarifeler uygulanmaya başlandı.
Söz konusu tarifelere göre, Avrupa Birliği’ne yüzde 20, Çin’e yüzde 34, Vietnam’a yüzde 46, Tayvan’a yüzde 32, Japonya’ya yüzde 24, Hindistan’a yüzde 26, Güney Kore’ye yüzde 25, Tayland’a yüzde 36, İsviçre’ye yüzde 31, Endonezya’ya yüzde 32, Malezya’ya yüzde 24, Kamboçya’ya yüzde 49, Güney Afrika’ya yüzde 30, Bangladeş’e yüzde 37 ve İsrail’e yüzde 17 oranında tarife uygulanacak.
Türkiye’nin yanı sıra Birleşik Krallık, Brezilya, Avustralya, Birleşik Arap Emirlikleri, Yeni Zelanda, Mısır ve Suudi Arabistan gibi bazı ülkelerde de yüzde 10 gümrük vergisi uygulanacağı bilgisi verildi.
Trump yönetimi tarafından hayata geçirilen yeni gümrük tarifelerinin, başta Çin ve Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere pek çok ülkenin ABD pazarındaki rekabetçiliklerini azaltması, Türkiye için önemli fırsatlar sunabilir.
Özellikle kimya sektörü açısından bakıldığında, Türkiye’ye uygulanan görece düşük tarifeler sayesinde Türk kimya ürünlerinin ABD pazarında daha avantajlı bir konuma ulaşması bekleniyor.
Bu süreçte Türk kimya sektörü, küresel tedarik zincirinde stratejik bir aktör olma potansiyelini artırmış bulunmaktadır. Bunun Türkiye’nin kimya ihracatını artırması, pazardaki payını genişletmesi ve uzun vadede ABD ile ticari ilişkilerini çeşitlendirmesi açısından önemli olduğu ifade ediliyor.
– AMERİKAN İTHALATÇILAR DAHA UYGUN FİYATLI ALTERNATİFLERE YÖNELEBİLİR
ABD, küresel kimya ve petrokimya sektöründe hem önemli bir pazar hem de zorlu bir rekabet ortamı sunmaktadır. Avrupa Birliği ise bu alanda en büyük ihracatçılardan biri olarak dikkat çekiyor.
Türkiye, boya, sentetik elyaf, gübre ve soda gibi ara mamuller başta olmak üzere çok sayıda kimyasal ürünü Avrupa Birliği’ne ihraç ederek, Avrupa’daki üretim zincirlerinin vazgeçilmez bir parçası haline geldiği kaydediliyor.
Trump’ın uyguladığı yeni gümrük tarifeleri nedeniyle AB menşeli kimyasalların ABD’deki fiyatlarının artması durumunda, Amerikan ithalatçılarının daha uygun fiyatlı ürünlere yönelmesi bekleniyor. Bu gelişmenin, Avrupa Birliği’nin ABD pazarındaki ihracat hacmini azaltabileceği öngörülüyor.
Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde, Avrupa’daki üretimin bir bölümünün iç pazara kayması ve Türkiye’nin AB’ye ihraç ettiği ürünlerde Avrupalı üreticilerle daha yoğun bir rekabetin başlaması muhtemel. Özellikle plastik ambalaj, kauçuk, boya ve temizlik ürünleri gibi alanlarda arzın artması ve talebin azalması, Türk ihraççıların pazar paylarını koruma çabalarını zorlaştırabilir.
– ABD, KİMYA SEKTÖRÜNDE EN FAZLA İHRACAT YAPILAN İLK 10 ÜLKE ARASINDA
Kimya sektörü, 2024 yılında 30,8 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirerek Türkiye’nin en fazla ihracat yapan ikinci sektörü konumuna gelmiştir. Sektör, yüksek katma değerli ürünler ve nitelikli ihracat hedefiyle 2025 yılında 35 milyar dolar ihracat gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Geçtiğimiz yıl ise ABD, kimya sektöründe en fazla ihracat yapan ilk 10 ülke arasında yükselişiyle dikkat çekti.
Öte yandan, Avrupa Birliği’nin ABD’ye ihraç edemediği kimyasal ürünlerin iç piyasada birikmesi, fiyatların düşmesine yol açabilir. Bu gelişme, Türkiye için ithalat girdilerinde kısa vadeli bir azalma sağlayarak üretim maliyetlerini olumlu yönde etkileyebilir.
– “ORTA VE UZUN VADEDE DOLARIN AŞAĞIYA DÜŞMESİ, AVRONUN YUKARI ÇIKMASI BEKLENEBİLİR”
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, AA muhabirine konu hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Pelister, Trump’ın açıkladığı yeni gümrük tarifelerinde Türkiye’nin yüzde 10’luk tarife diliminde yer almasının avantaj sağladığını belirterek, “Diğer ülkelerin tarifelerine göre en düşük dilimde olmamız, Türk kimya sektörünün ABD pazarında daha rekabetçi olmasına katkı sağlayabilir.” dedi.
Diğer yandan, Çin’in de misilleme olarak 10 Nisan’dan itibaren ABD ürünlerine yüzde 34 ek gümrük vergisi uygulayacağı bilgisini veren Pelister, “Bu gelişmelerin yanı sıra Avrupa Birliği ve diğer ülkelerin karşılıklı gümrük tarife misillemeleri, küresel enflasyon artışına ve küresel büyümenin yavaşlamasına yol açabilir. Süreci yakından takip ediyoruz.” şeklinde konuştu.
Pelister, orta ve uzun vadede doların değerinin düşmesini ve avronun değer kazanmasını beklediklerini ifade ederek, “Bu durum, en çok kimya ihracatı yaptığımız AB ile ticaretimizde parite farkından dolayı olumlu etkiler yaratabilir. AB ile Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbestisinin sağlanması ile yeni Serbest Ticaret Anlaşmaları yapılabilirse, sektörümüz ve ülkemiz açısından olumlu sonuçlar doğurabilir.” dedi.
– “TÜRKİYE, ABD’YE MAL İHRAÇ EDEN ÜLKELER ARASINDA DAHA AVANTAJLI HALE GELEBİLİR”
Türkiye’nin yüzde 10’luk genel tarifesine dahil olması nedeniyle, küresel tedarikçi konumundaki Çin’e nazaran ABD’ye mal ihraç eden ülkeler arasında daha avantajlı hale gelebileceğine dikkat çeken Pelister, “Çin’e uygulanan yüksek vergi tarifeleri nedeniyle Amerikan firmaları alternatif tedarik pazarı olarak bizi tercih edebilir. Bunun için rekabetçiliğimizi artırmamız gerekiyor. Yüksek teknolojili ve katma değerli ürünlerin üretimi, bu rekabeti sağlamak açısından kritik öneme sahip. Fiyat rekabetinde avantaj sağlamamız mümkün fakat asıl hedef, ABD’ye yapılan ihracatın artması ve değerlenmesidir.” şeklinde değerlendirme yaptı.
Pelister, “Türkiye bu ürünlere yönelik yatırım yapma konusundaki hevesini artırdıkça, ABD ile ticaret hacmimizin daha da genişleyecektir.” diyerek sözlerini tamamladı.
