Uluslararası İlişkiler Analizler Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Cavid Veliyev, Azerbaycan ile Ermenistan arasında yapılması planlanan barış anlaşmasına dair uzlaşıyı ve Azerbaycan’ın taleplerini AA Analiz için kaleme aldı.
13 Mart 2025 tarihinde Azerbaycan ve Ermenistan Dışişleri Bakanlarının iki ülke arasında süregelen barış anlaşması metni üzerinde mutabakata vardıklarını açıklamaları, Azerbaycan’ın son iki talebinin Ermenistan tarafından kabul edildiğini gösteriyor. Azerbaycan, toplamda 17 maddeden oluşan metindeki iki maddenin değiştirilmesini talep etmekteydi. Bu maddelerden ilki, Ermenistan-Azerbaycan sınırında bulunan Avrupa Birliği (AB) gözlemci misyonunun geri çekilmesi; diğeri ise, eski Karabağ sorununun çözümünde Minsk Grubu’nun görevine son vermek amacıyla AGİT’e ortak başvuruda bulunulmasıdır.
-AZERBAYCAN SOMUT ADIMLAR BEKLİYOR
Barış metni üzerinde bir uzlaşı sağlanmış olması, barış anlaşmasının yakın zamanda imzalanacağı anlamına gelmiyor. Nitekim, bu anlaşmaya dair yapılan açıklamanın ardından Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, barış anlaşmasının imzalanması için öncelikle Ermenistan Anayasası’nda değişiklik yapılması ve Minsk Grubu’nun feshi konusunda ortak başvurunun gerekliliğini vurguladı. Bunun yanı sıra, Bakanlık, “İki ülke arasındaki normalleşme sürecine dair bu ve diğer konularda ikili diyaloğu sürdürmeye hazırız.” diyerek barış anlaşmasının imzalanması için başka konuların da gündeme gelmesi gerektiğini belirtti.
Barış anlaşması metninin imzalanması amacıyla tartışılan konular, uzun süredir Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Azerbaycan’daki uzmanlar ile politikacıların gündemindedir. Gündemdeki meseleler arasında Zengezur Koridoru’nun açılması, Ermeni toplumunun barışa hazırlanması, Ermenistan’dan zorla çıkarılan Batı Azerbaycanlıların geri dönüşü, Ermenistan sınırlarındaki silahsızlanma, geçmişteki katliam ve soykırım nedeniyle özür dilenmesi ile tazminat ödenmesi talepleri yer almaktadır.
Ermenistan, şu anda bu talepler arasında Minsk Grubu’nun feshi için Azerbaycan ile birlikte başvuruda bulunmaya istekli olduğunu beyan etse bile, AB Misyonu’nun yalnızca barış anlaşması imzalandıktan sonra sınırı terk edeceğini savunuyor. Ancak bu durum, Azerbaycan’ın taleplerinin tam anlamıyla karşılandığı anlamına gelmiyor; zira Azerbaycan, barış anlaşmasının imzalanabilmesi için somut adımlar bekliyor.
-ERMENİSTAN’DA SİLAHLANMA VE REVİZYONİZM TEHDİT OLUŞTURUYOR
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan barış mesajları verirken, 16-21 Mart tarihleri arasında Ermenistan ordusu sınırda ateşkesi birkaç kez ihlal etti. Hala revizyonist taleplerin gündemde olduğu bir Ermenistan’ın Fransa ve Hindistan gibi ülkeler tarafından silahlandırılması, bölgede ciddi bir tehdit oluşturuyor. İkinci Karabağ Savaşı sonrası, Ermenistan ordusuna ABD ve Fransa tarafından askeri danışmanlar atanmış ve ortak tatbikatlar gerçekleştirilmiştir. 2020 öncesi askeri bütçesi 700 milyon dolar olan Ermenistan’ın bütçesi 2025’te 1.708 milyar dolara yükselmiştir. Bu, Ermenistan’ın askeri harcamalarının üç katına çıktığını göstermektedir. Ülke borcunun GSYİH’ye oranı yüzde 60 iken, 2025 bütçesinin yüzde 30’u askerî harcamalara ayrılmıştır. Bu da askeri harcamaların GSYİH’nın yüzde 6’sını oluşturduğu anlamına geliyor. Bütçe artışı, Fransa ve Hindistan’dan edinilen saldırı amaçlı silahların alımı ile ilişkilidir.
Silahlanan Ermenistan’da revizyonist talepler gündemde kalmaya devam ediyor. 25 Şubat 2025’te Erivan’da Taşnaksutyun Partisi’nin 35. Kurultayı, yurt dışından temsilcilerin katılımıyla gerçekleştirilmiş ve önümüzdeki döneme ilişkin stratejik öncelikler belirlenmiştir. Bu bağlamda, Karabağ Ermenilerinin geri dönmesi için uluslararası hukiki garanti ile diğer temel hakların sağlanması, Karabağ’ın “özgürleştirilmesi”, bağımsızlık ruhuna uygun toprak bütünlüğünün sağlanması, Ermeni ordusunun güçlendirilmesi, diaspora örgütlenmesinin geliştirilmesi ve sözde Ermeni Soykırımı’nın tanınması gibi konular ön plana çıkmıştır. Taşnaklar şu an iktidarda olmasalar da, Erivan’daki kurultay için Paşinyan yönetiminin izin verme durumu ve Taşnakların toplum üzerindeki etkisi, barış sürecini tehdit eden unsurlar arasında yer almaktadır.
-ERMENİSTAN’IN İNKARCI POLİTİKASI NORMALLEŞMEYE ENGEL
Ermenistan hükümeti, Zengezur Koridoru ve Azerbaycanlıların geri dönüş hakkı konusundaki uluslararası yükümlülüklerini inkar etmeye devam etmektedir. Azerbaycan, Zengezur Koridoru’nun gerektiği şekilde tamamlanması üzerinde çalışmaktadır. Kars-Nahçıvan Demiryolu Hattı’nın inşası için ihalesi yapılmış olup, projeye kısa sürede başlanacaktır. Ancak, Ermenistan bu konudaki direncini sürdürmektedir. Paşinyan, Türk basın mensuplarına yaptığı son açıklamada Zengezur Koridoru ifadesinin kabul edilemez olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, Zengezur Koridoru için vaat ettiği Barış Kavşağı Projesi, Azerbaycan ve Türkiye’nin desteği olmaksızın ilerlemesi pek mümkün değildir.
Revizyonist taleplerin gündemde kalması ve ordu silahlanmasının sürmesi, iki toplum arasındaki normalleşme sürecine önemli zararlar vermektedir. Bu açıdan tarihsel deneyimler de olumsuz bir referans noktası sunmaktadır. Örneğin, Sovyetler Birliği döneminde Azerbaycanlılar ile Ermeniler normalleşmeye çalışırken, Ermenistan’ın revizyonist grupları gizli örgütler kurarak Karabağ ve Nahçıvan’ı ele geçirme planları yapmaktaydı. Bu durum Birinci Karabağ Savaşı’nın patlak vermesine neden olmuştur. Günümüzde de yeni bir savaşın yaşanmaması ve gerçek barışın tesis edilmesi için normalleşmenin iki taraflı olması ve Ermenistan yönetiminin halkını barışa hazırlaması gerekmektedir.
İki toplum arasında normalleşmenin önemli bir yönü, Ermenistan’dan zorla çıkarılan Azerbaycanlıların, kendi topraklarına geri dönmesidir. 1987 ile 1990 yılları arasında Ermenistan’dan zorla çıkarılan 300 bin Batı Azerbaycanlı, gerçek barış için Ermenistan’ın üzerine düşen görevleri yerine getirmesi gerektiğini vurguladı. “Kalıcı barış ve adaletin sağlanması için Batı Azerbaycanlıların evlerine güvenli ve onurlu bir şekilde dönmeleri için gerekli koşulların oluşturulması gerekiyor.” ifadesini kullandı. Ancak, Ermenistan yönetimi bu talepleri sürekli reddediyor ve 300 bin insanın geri dönüş isteğine kayıtsız kalmaktadır.
Ayrıca, barış sürecinin en büyük engellerinden biri Ermenistan’ın mevcut anayasasıdır. Paşinyan yönetimi, referandum için 2026-2027 yıllarını öngörmektedir. Bu durum, barış anlaşmasının bu tarihten önce imzalanmasının imkansız olduğunu ortaya koymaktadır.
Gerçek barış ve normalleşme için ifade edilen sorunların birikmesinin sorumluluğu, Azerbaycan topraklarını 30 yıl boyunca işgal altında tutan ve İkinci Karabağ Savaşı sonrası bölgede mevcut statükoyu korumayı hedefleyen Ermenistan yönetimindedir. Ermenistan, elindeki tüm avantajları kaybettiğinde “barış arzulayan taraf” imajı sergilemeye çalışmaktadır. Ancak, bugüne dek mutabakat sağlanan barış metninin öneren taraf Azerbaycan’dır. Barışın bölgede kalıcı olması için yalnızca barış anlaşmasının imzalanması yeterli olmayacak; bunun yanı sıra Ermenistan’ın anlaşmazlık konularında somut adımlar atması gerekecektir.
[Dr. Cavid Veliyev, Uluslararası İlişkiler Analizler Merkezi Yönetim Kurulu Üyesidir.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.