1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Türkiye’de Modern Tıbbın 196 Yılı: Bir Devrim

Türkiye’de Modern Tıbbın 196 Yılı: Bir Devrim

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sağlık, insanoğlunun sahip olduğu en önemli hazinelerden biridir. Bu önemli değer, yalnızca bireyleri değil, tüm toplumu etkileyen bir durumdur. Her yeni tedavi, buluş ve ilerleme, sağlığın ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha göstermektedir. Türkiye’de modern tıbbın gelişimi, bu değerli hazineyi koruma ve insanların yaşamını iyileştirme amacı güderek önemli adımlar atılmıştır. II. Mahmud’un 14 Mart 1827’de kurduğu Tıphane-i Amire ile başlayan bu süreç, günümüze kadar başarılı bir şekilde devam etmektedir.

O tarihten bu yana sağlık hizmetlerinin kapsamı genişlemiş, tıp eğitimi derinleşmiştir. Atılan her adım, insanlığa hizmet etme amacını taşırken sağlık alanında devrim niteliğinde değişimlere katkı sağlamıştır. 14 Mart 1827’den bu yana Türkiye’de modern tıbbın gelişiminde önemli kilometre taşları ve insan hayatına dokunan uzun yolculuğu incelemek üzere bir derleme yapılmıştır.

Modern Tıbbın İlk Adımları 14 Mart 1827’de Atıldı

Türkiye’de modern tıbbın gelişimi, Osmanlı İmparatorluğu döneminden günümüze birçok önemli aşama kat etmiştir. Bu alandaki ilk adım II. Mahmud dönemiyle başlamıştır. 14 Mart 1827 tarihinde, Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire adındaki Türkiye’nin ilk modern tıp okulları kurulmuştur. Bu tarih, Türkiye’de modern tıp eğitimi için bir dönüm noktası olarak kabul edilmekte ve 14 Mart, Tıp Bayramı olarak kutlanmaktadır.

1839 yılında Tıbbiye, Galatasaray’a taşınarak Mektebi Tıbbiye-i Adliye-i Şahane adını almıştır. Bu okulun ilk mezunları ise 1844 yılında verilmiştir. Böylece modern tıp eğitimi alan ilk Osmanlı hekimleri yetişmeye başlamıştır.

Tıp alanındaki gelişmeler durmaksızın devam etmiştir. 1867 yılında Türkçe tıp eğitimi veren Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye (Sivil Tıp Mektebi) kurulmuştur.

1894 yılında ise Sultan II. Abdülhamit’in talimatlarıyla Haydarpaşa’da tıbbiye binası inşasına başlanmıştır. Bu ihtişamlı bina, 6 Kasım 1903’te önce Askeri Tıbbiye’ye, daha sonra da Sivil Tıbbiye’ye ev sahipliği yapmıştır. 1909 yılında bu iki kurum birleştirilerek Darülfünun Tıp Fakültesi kurulmuştur.

Hıfzıssıhha Enstitüsü 1928’de Kuruldu

Osmanlı döneminde başlayan modern tıp gelişimi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında da devam etmiştir. Cumhuriyetin ilk sağlık bakanı Dr. Refik Saydam’ın öncülüğünde, 1928 yılında Hıfzıssıhha Enstitüsü kurulmuştur. Bu enstitü, halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi adına önemli projelere imza atmıştır.

Dr. Refik Saydam, 14 yıl süren görevinde sağlık alanında köklü reformlara imza atmış ve Türkiye’de modern sağlık sisteminin temellerinin atılmasına öncülük etmiştir.

Türk sağlık sisteminin gelişimine katkıda bulunan bir diğer önemli figür ise Dr. Behçet Uz’dur. 1946 – 1948 ve 1954 – 1955 yıllarındaki Sağlık Bakanlığı dönemlerinde, ülkenin sağlık altyapısını modernize etmek adına büyük adımlar atmıştır. 1946’da hazırlanan “Birinci On Yıllık Milli Sağlık Planı”, Cumhuriyet dönemi sağlık politikalarının ilk yazılı planı olarak tanımlansa da uygulanma aşamasında çeşitli sorunlar yaşanmıştır. Ancak bu dönemde, 1945’te 8 olan sağlık merkezi sayısı, 1960 yılına gelindiğinde 283’e çıkmıştır.

Kanserle Savaş İçin İlk Girişim 1947’de

Türkiye, kanserle mücadele çabalarını da ihmal etmemiştir. 1947 yılında “Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu” resmen faaliyete geçmiştir. Kısa sürede etkili çalışmalar yaparak önemli başarılara imza atmıştır.
Ayrıca, 1949 yılında Türkiye, Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) üye olmuştur. Bu üyelik, Türkiye’nin uluslararası sağlık politikalarına katılımını ve global sağlık standartlarına uyumunu mümkün kılmıştır.
Türkiye, organ nakli konusunda da gelişmeler kaydetmiş ve 1974 yılında ilk organ nakli gerçekleştirilmiştir. Bu başarılı girişim, diğer çalışmalar için öncülük etmiştir.

Günümüzde, bebeklerde bazı genetik, metabolik ve endokrinolojik hastalıkların tespiti amacıyla Yenidoğan Tarama Programı’nın ilk adımları 1986’da atılmıştır. Fenilketonüri Tarama Programı ile başlayan sürecin, zamanla tüm ülkede yaygınlaştırıldığı görülmüştür.

[Fotoğraf: AA]

“Sağlıkta Dönüşüm Programı”

2000’li yıllar, sağlık sisteminde kayda değer gelişmelere sahne olmuştur. 2003 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından kamuoyuna duyurulan “Sağlıkta Dönüşüm Programı” ile birçok önemli adım atılmıştır.

İlk defa 2005 yılında Düzce ilinde pilot uygulama olarak başlatılan Aile Hekimliği Uygulaması, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın önemli çalışmaları arasında yer almıştır. 2010 yılı itibarıyla ülke genelinde yaygınlaştırılan bu uygulama ile kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ve birinci basamak teşhis, tedavi hizmetleri toplumun her kesimine sunulmaya başlanmıştır.

Tüm Kamu Hastaneleri Sağlık Bakanlığı Çatısı Altında

2005 yılında, hastanelerle ilişkin önemli bir gelişme yaşanmış ve kamuya ait tüm sağlık birimleri Sağlık Bakanlığı’na devredilerek tek çatı altında toplanmıştır.

2008 yılına gelindiğinde, Türkiye’de ikamet eden tüm bireylerin sağlık hizmetlerine erişimini garanti altına almak amacıyla oluşturulan Genel Sağlık Sigortası uygulamaya konulmuştur. Böylece herkesin sağlık hizmetlerine erişim imkanı sağlanmış, sağlık hizmetlerinin daha eşit ve standart bir şekilde sunulması hedeflenmiştir. Aynı yıl, 18 yaş altındaki herkes sosyal güvence aranmaksızın Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınmıştır.

2010 yılında ise üniversite ve sağlık personelinin tam gün çalışmasına dair “Tam Gün Yasası” yürürlüğe girmiştir. Hastaneye gidemeyen yaşlı, engelli ve hasta bireyler için evde sağlık hizmetleri de 2010’da başlatılmıştır.

[Fotoğraf: AA]

MHRS Dönemi Başladı

2010’daki bir başka önemli gelişme, kamu hastanelerinde ve bağlı sağlık kuruluşlarında düzensiz uygulanan randevu sistemleriyle ilgilidir. Kişilerin istedikleri hastane ve hekimden randevu alabilmesine olanak tanıyan Merkezi Hastane Randevu Sistemi (MHRS) pilot olarak uygulanmaya başlanmış ve 2012 yılında Türkiye genelinde hayata geçirilmiştir. 2013’te sisteme aile hekimleri de dahil edilmiştir.

2010 yılından sonra sağlık turizmi alanındaki gelişmeler de dikkat çekmiştir. Türkiye, karaciğer naklinden göz ameliyatlarına kadar pek çok hastalığın tedavisi için tercih edilen bir ülke haline gelmiştir.

[Fotoğraf: AA]

Sağlıkta E-Nabız Sistemi Hizmete Girdi

2015 yılında hayata geçirilen e-nabız uygulaması, birçok hastanın hayatını kolaylaştırmıştır. Bu uygulama, hastaların laboratuvar tahlilleri, radyoloji görüntüleri, reçete ve ilaç bilgileri gibi tüm sağlık kayıtlarına 7 gün 24 saat erişme imkanı sağlamaktadır.

[Fotoğraf: AA]

2017 yılında Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM) kurulmuş, olası sağlık sorunlarına karşı bireyleri ve toplumu koruma amacı doğrultusunda Türkiye’nin çeşitli illerinde hizmet vermeye başlamıştır.
Türkiye’de sağlık hizmetlerinin kalitesini artırmak ve modern sağlık altyapısıyla daha kapsamlı hizmet sunmak için gerçekleştirilen en büyük projelerden biri şehir hastaneleridir. İlk şehir hastanesi, 2017’de açılmış ve o tarihten bu yana Türkiye’nin 19 ilinde 25 şehir hastanesi daha hizmete girmiştir.

Türkiye’de Modern Tıbbın 196 Yılı: Bir Devrim
Yorum Yap
Bizi Takip Edin