Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla AA muhabirine değerlendirmede bulunan Yanık, 1857’de New York’ta bir grup işçi kadının, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve birtakım sosyal imkanlara kavuşmak amacıyla başlattıkları grevin ardından yaşanan gelişmelerden sonra 8 Mart’ın Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Kadınlar Günü olarak kabul edildiğini anımsattı.
8 Mart’ın, kadınların hak taleplerinin ya da uğradıkları dezavantajlı durumlarla alakalı mücadelenin sembol günü haline geldiğine dikkati çeken Yanık, sadece kadınlar için değil toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren hak mücadelelerinin, bir güne sığdırılacak veya bir gün içinde konuşulacak ve bitirilecek bir mesele olmadığını vurguladı.
Kadınların siyasi, sosyal ve ekonomik hayata katılımı ve temsil makamlarında bulunmaları gibi bütün temel haklardan eşit ve adil biçimde yararlanabilmeleri için gerekli bütün mekanizmaların, AK Parti iktidarları boyunca son 22 yılda hayata geçirildiğini ve geçirilmeye devam edildiğini belirten Yanık, şöyle konuştu:
“AK Parti dönemlerinde kadın meselesine bakış, çok temel bir biçimde dönüşmüş ve değişmiştir. Türkiye’de siyaset ve bürokratik algı, parametre değişikliğine gitti. Eşit ve adil bir biçimde bütün kadınların her türlü haktan ortak yararlandıkları bir süreç. Bunun en bariz göstergesi başörtüsü yasağının ortadan kaldırılmasıdır. Devletin bütün kademelerinde başörtülü kadınların da eşit bir biçimde diğer hemcinsleriyle temsil edilebilme, o haklardan yararlanabilme imkanları oldu. Kadın istihdamını arttırmaya dönük hem yasal altyapının hazırlanması hem de uygulama tarafındaki çalışmaların tamamlanmasıyla kadın istihdamı önemli ölçüde arttı, arttırılmaya devam ediyor.”
Yanık, parlamentodaki kadın temsilinin 2002’ye kadar yüzde 4,5 olduğuna, AK Parti ile bu oranın yüzde 18’lere çıktığına işaret ederek, “Bize göre hala yetersiz. Arttırılması için elimizden geleni yapmaya devam ediyoruz.” dedi.
Kadınların, eğitim ve çalışma hayatında eşit imkanlara kavuşmaları ve siyasetteki temsiliyetlerinin desteklenmesi için gerekli mekanizmaların kurulmasının son derece önemli olduğunu dile getiren Yanık, AK Parti iktidarları dönemlerinde yapılan çalışmalar sonucu kız çocuklarının okullaşma oranının erkek çocukların üzerine çıktığını kaydetti.
– “ASLA NOKTA KOYMAK GİBİ BİR ŞEY SÖZ KONUSU OLMAZ”
Derya Yanık, kadınlara yönelik şiddetle mücadelenin çok önemli bir konu olduğunu belirterek, “Kadına yönelik şiddetle mücadele, bizim iktidarlarımızın neredeyse kurumsal hafızası haline dönüşmüş vaziyette. Bu alanda çok esaslı yasal altyapının kurulması, önleyici tedbirlerin alınması, sonrasında şiddet mağdurlarının korunması ve gözetilmesi, ekonomik, sosyal ve yasal anlamda desteklenmesi de dahil olmak üzere, pek çok çalışmayı bu süre içerisinde yaptık.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de 20 yıl öncesine kadar töre cinayeti meselesinin bulunduğuna dikkati çeken Yanık, töre saikiyle bir aile ferdi kadını öldüren kişinin hafifletici sebep nedeniyle ceza indirimi aldığını, 2005 yılında Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişiklikle töre cinayetini ağırlaştırıcı sebep haline getirdiklerini ve teşvik edenlerin de faille aynı cezayı almalarını sağladıklarını anımsattı.
Yanık, “Bugün Türkiye’nin gündeminde bir töre cinayeti meselesi yok. Hatırlamak bile bazen zor geliyor. Bugün gençlere anlatsanız, ‘Türkiye’de böyle bir gerçek vardı.’ diye inanmakta güçlük çekerler. İşte kadına bakış konusunda parametre değişikliği dediğim, tam da böyle bir bakış açısı değişikliğidir.” dedi.
Kadınları her alanda desteklemeye devam edeceklerini söyleyen Yanık, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’de kadınların karşı karşıya kaldığı dezavantajlı durumların ortadan kaldırılması için çok önemli bir süreç yaşadık ve yaşamaya devam edeceğiz. İnsanın olduğu her mesele çok dinamiktir. Asla nokta koymak gibi bir şey söz konusu olmaz. Biz de aralıksız bir biçimde bundan sonraki süreçlerde de çalışmalarımızı yine devam ettireceğiz. Bu vesileyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün tüm dünya kadınlarına hayırlı olmasını temenni ediyorum.”
Komisyon Başkanı Yanık, şiddetin, eşitsizliğin, kargaşanın, savaşın, çatışmanın bulunmadığı, bütün insanlık olarak huzur, refah içinde yaşayan, birlikte üreten ve güzelce tüketen bir dünyanın inşa edilmesini diledi.
