1. Haberler
  2. Gündem
  3. 28 Şubat: Unutulmaz Bir Darbenin Yıldönümü

28 Şubat: Unutulmaz Bir Darbenin Yıldönümü

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

28 Şubat 1997’de gerçekleştirilen Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı, Türkiye tarihine “postmodern darbe” olarak geçti ve etkileri uzun yıllar sürdü. O zamanlar Başbakan olan Necmettin Erbakan ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, Refah-Yol hükümetinin yürütücüleriydi. Hükümet, “rejimi tehdit ettiği” gerekçesiyle toplumsal tartışmaların merkezine yerleşti. Sincan’da düzenlenen “Kudüs Gecesi” üzerinden yükselen tartışmalar, Başbakan Erbakan’ın 1 Şubat’ta üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan kararnameyi Bakanlar Kurulu’na sunması ile daha da derinleşti, hükümet üzerindeki baskılar artış gösterdi.

4 Şubat 1997’de Sincan’da tankların yürütülmesi, askeri bir uyarı olarak algılandı. Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir’in “Sincan’da demokrasiye balans ayarı yaptık” ifadesi, o dönemin anımsatıcı sözleri arasında yerini aldı. İmam Hatiplerin eğitiminin kısıtlanması yönünde 8 yıllık kesintisiz eğitim uygulaması ve katsayı uygulaması gibi dayatmaların gündeme getirilmesi, 28 Şubat sürecinin düşüşe geçtiği politically charged ortamda yaşandı. Refah Partisi’nin 22 Şubat 1998’de kapatılması, bu iddiaların somutlaştığı bir noktaydı. Genelkurmay Başkanlığı’nın bünyesinde oluşturulan “Batı Çalışma Grubu” ile birçok vatandaş fişlendi. Toplumsal hafızada derin izler bırakan bu süreç, “Bin yıl sürecek” ifadeleriyle anıldı ve siyaset, ekonomi, eğitim gibi birçok alanda yıkıcı etkiler yarattı.

2001 KRİZİNE ZEMİN HAZIRLADI

28 Şubat, Türkiye ekonomisinde büyük bir yıkıma yol açtı. 1997-2000 döneminde sermaye kesimine toplamda 34 milyar dolar ek faiz ödendi. Dolar/TL paritesi, 5,5 kat artış kaydederken, faiz giderleri 9,4 katına ulaştı. 28 Şubat dönemi, 2001 ekonomik krizine giden yolda önemli bir aşama oldu. 1997-1999 döneminde faiz giderleri 5 kat arttı; bu oran, 2000 yılı itibarıyla 9,4 kat seviyesine çıktı. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredilen banka sayısı ise 1997’den 2001 krizine kadar 20’yi geçti. Faiz harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYH) oranı, 1997’de %5 iken 2001 yılına gelindiğinde bu oran %17’ye yükseldi. 28 Şubat 1997’de 122,1 lira olan Dolar/TL paritesi, 26 Aralık 2000 itibarıyla 675 liraya kadar çıktı. Enflasyon oranı 1995’te %125,9’a ulaşırken, Şubat 1997’de %77,7’ye gerilemişti. Ancak sürecin ekonomik yıkımı, Aralık 1997’de enflasyonun %99,1’e çıkmasıyla sonuçlandı. Bütün bu olumsuzluklar, 2001’deki kriz şartlarını oluşturdu.

FIRSAT EŞİTLİĞİNE DARBE
Binlerce başörtülü öğrenci eğitim kurumlarından uzaklaştırıldı. Eğitimin fırsat eşitliğini ortadan kaldıran katsayı uygulaması, ciddi bir sorun haline geldi. Ayrıca, pek çok sivil toplum kuruluşunun ya kapandığı ya da faaliyetlerinin kısıtlandığı bu dönemde, ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakları ihlal edildi. Kamu sektöründe birçok çalışan, dini inançları nedeniyle disiplin soruşturmalarına maruz kaldı ve meslekten çıkarma işlemleri gerçekleşti.

FİŞLEMELER EĞİTİMİ VURDU
1997-2001 yılları arasında yaklaşık 11 bin öğretmen istifa etmek zorunda kaldı; 3 bin 527 öğretmenin ise görevine son verildi. Bu sayı, o dönemdeki öğretmen açığının %11’ine denk geliyor. Aynı dönem zarfında, 33 bin 271 öğretmen muayyen sebeplerle disiplin soruşturması geçirdi ve 11 bin 890’ı disiplin cezası aldı. Ayrıca 4 bin 625 Milli Eğitim Bakanlığı personeli fişlendi. İmam Hatipler ve Meslek Liseleri’nin değersizleşmesiyle bu okullara olan öğrenci akışı durdu. Meslek liselerine yönelik ilginin azalması ise sanayi sektöründe eleman eksikliğine yol açtı. Bu yanlış uygulama sonradan düzeltildi ancak binlerce öğrenci mağduriyet yaşadı.

‘BİN YIL GEÇSE DE UNUTMAYACAĞIZ’
28 ŞUBAT mağdurlarından Trabzonlu Aynur Özdemir ve Betül Saran Şahin, yaşadıklarını gazetemize anlattı.
28 Şubat Öğrenci Derneği Trabzon Temsilcisi Aynur Özdemir (46), “Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde son sınıf öğrencisiydim. Sınavlara girecek ve mezun olacaktık. Ancak fakülte kapısındaki askerler başörtülü olduğumuz için içeri girmemize izin vermedi. Bu günleri asla unutmamız mümkün değil. Bin yıl geçse de unutturmayacağız” ifadelerini kullandı.
İnşaat mühendisi Betül Saran Şahin (44) ise, “11. sınıfta milli güvenlik dersinde baş açma baskısıyla başlayan başörtüsü zulmü, üniversite kapısında 2. sınıftayken devam etti. Derse başörtülü girdiğimiz için tutanak tutuldu, ikna odalarına alındık. Kampüse giremeyince üniversiteyi bırakmak zorunda kaldım” dedi.

‘HAYATIMIN 10 YILINI ÇALDILAR’
Konya’da yaşayan Hümeyra Ercan (44), 1998’te Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümünü kazandı ancak başörtüsü yasağı nedeniyle uzaklaştırma cezası aldı. Eğitim hakkı kayboldu. Daha sonra başörtüsü sorununu aşarak Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Şu anda öğretmen olarak görev yapıyor. Ercan, “Hayatımın 10 yılını çaldı” diyerek 28 Şubat sürecini unutamadığını belirtti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu yasaklara son vermesini hatırlatarak, kendisine teşekkür etti.

EMİNE ERDOĞAN:
Hatırladığımda yüreğim burkuluyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, 28 Şubat’ın, Türkiye tarihinde yaşanmış büyük bir zulüm olduğunu belirtti. Bu süreçte demokrasinin ağır bir darbe aldığını belirten Erdoğan, “Toplumda derin yaralar açıldı. Eğitim hayatı başörtüsü yüzünden kesilen birçok genç, ileride bu ülkeye önemli katkılarda bulunabilecekken mağdur edildi. Ben ve ailem, o dönemin hedefleri arasında yer aldık. Bu anıları hatırladıkça yüreğim burkuluyor” ifadelerini kullandı.

MİLLİ EĞİTİM BAKANI TEKİN:

Karanlık bir günün yıldönümü

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “28 Şubat, Türkiye’nin asla hatırlamak istemediği karanlık bir dönemin yıldönümü. O dönemde üniversite ve liselerden başları örtülü olan öğrenciler, namaz kıldıkları için imam hatipli öğretmenler uzaklaştırıldılar. Bir belediye başkanı, şiir okuduğu için tutuklandı. O günü bir daha yaşamamak dileğiyle” dedi.

‘BAŞÖRTÜNÜ ÇIKARMIYORSAN KEL RAPORU AL’

Kayseri’de yaşayan öğretmen Şerife Onaran, 28 Şubat sürecindeki sıkıntılarını aktardı: “Müfettişler, başörtümü işaret ederek ‘Sınıfa bu şekilde giremezsin’ diyordu. Bir defasında 3 müfettiş, müdür odasında sorguya çekti. Anayasanın bana verdiği hakları kullanarak, derse başörtülü girmek istediğimi belirttim. Bunun üzerine, ‘O zaman hastaneden kel raporu al’ dediler. Kabul etmeyince kısa bir süre sonra görevimden alındım” diye konuştu. Ayrıca Ayşe Yalçıntaş, “Sınavlara başım açık girebildim ama Konya’da yaptığım staj kabul edilmedi ve avukatlık ruhsatı alamadım” dedi.

28 Şubat: Unutulmaz Bir Darbenin Yıldönümü
Yorum Yap
Bizi Takip Edin