CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ‘usulsüz diploma’ skandalı gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Sabah Gazetesi yazarı Salih Tuna, bu konu üzerine kaleme aldığı yazısında, son gelişmelere dikkat çekti. Tuna, yazısında, “Kimseye verilmemiş içlerindeki Atatürkçülüğü bile görmezden gelerek, Erdoğan’ı devirmekten başka bir şey istemeyenlerin mantığı şu değil midir: Devirsin de Atatürk düşmanı olsun.” ifadelerini kullandı.
Salih Tuna’nın ‘CHP’li dostlarıma müjde’ başlıklı yazısındaki ifadeler şöyle:
İmamoğlu’nun siyasete girişiyle birlikte bir “proje” olduğunu gözlemlediğini söyleyen CHP’li bir arkadaşım ile görüşme gerçekleştirdim.
“Hani projeydi…” dediğimde, usulsüz diploma meselesinin onun başına bela olacağını anladı.
Kesik bir kahkaha attı ve, “Henüz proje sona ermedi, bekle ve gör…” yanıtını verdi.
Sonucun tam olarak ne olduğunu kestirmek zor. Bu durumda neyi beklemem gerektiğini de bilmiyorum.
Bildiklerim doğrultusunda, “usulsüz diploma” olayı İmamoğlu’nun oylarında muhtemelen bir artışa yol açmıştır. Ancak, biliyorsunuz ki, yalnızca oy artışı cumhurbaşkanı olmak için yeterli değil; üniversite diploması da şart.
Peki, oyların neden arttığını nereden anlamış olabilirim?
Her şeyden önce, “Büyük bir Amerikan telekomünikasyon şirketi olan Motorola’yı dolandıran Türkiye’de neyi başaramaz?” düşüncesiyle Cem Uzan’a yönelen kesim, zamanla azalmaktansa artış göstermiştir.
Erdoğan karşıtlığı, triger kayışını kopartmış olan “siyasi şizofrenler” için ise diploma usulsüzlüğü bir sorun teşkil etmiyor. İsterlerse, İmamoğlu’nu doktora mezunu yapma çabasına gireceklerdir.
Daha da ileri gidecek olsalar, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İstanbul Üniversitesi’ne gönderdiği yazının İmamoğlu’nun diplomasıyla hiçbir ilintisi olmadığını açıkça dile getirecekler!
Örneğin, “Yükseköğretim Kurulu 17/02/2025 tarihli araştırma raporu çerçevesinde, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanlığı’nın tanınırlık, yatay geçiş kontenjanları, ilan süreleri ve yatay geçiş kabulüne dair idari işlemleri Yükseköğretim Kurulu kararlarına aykırı olarak yaptığı belirlenmiştir. Ayrıca, bahsi geçen diplomanın kullanılmaya (Yüksek Seçim Kurulu vb.) devam edildiği ve bu kapsamda diplomanın dayanak gösterilerek gerçekleştirilecek işlemlerin hukuka aykırı olmaması adına gerekli çalışmaların bir an önce yapılması gerekmektedir…” ifadelerinin yer aldığı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yazısına yöneltilen tepkiler de durumun ciddiyetinin göstergesidir.
Şunu iddia ediyorum:
İmamoğlu yarın bir basın toplantısı düzenleyip, “O yatay geçişi kişisel çıkarım için değil, gelecekteki görevim için yaptım. Cumhurbaşkanı olup 85 milyona hizmet etmek için o zahmeti çektim. Mümkün olsaydı, diplomamı devlet memuriyeti ve askerde yedek subaylık için ihtiyaç duyan herkesle paylaşırdım…” şeklinde bir açıklama yapacak olursa, anında “halk kahramanı” ilan edilmezse ben hiçbir şey bilmiyorum.
AK Parti taraftarlarının İmamoğlu veya Mansur Yavaş’a olan ilgisinin kendilerinden kaynaklandığını anlamayacakları sürece, yeni bir “kahraman” bulmada zorluk çekeceklerini CHP’li dostlarıma duyurmak isterim.
Hemen de “İmamoğlu diplomadan gitti” diye karalar bağlamasınlar. Tamam, Mansur Yavaş ile bu iş yürümez; o, İmamoğlu’nun yanında bile kendini kurtaramadı, memleketi nasıl kurtarsın ki.
Nitekim, Muharrem İnce, bir gülüşüyle onların gözünde büyüyen bir isimdir. Ayrıca, Mustafa Sarıgül de mevcut; Kılıçdaroğlu ile yan yana geldiklerinde (bunların bir profesörü isimlerinden mürekkep) Mustafa Kemal’i ortaya çıkartmışlardı, bu durum da bir hayli dikkat çekicidir.
Gelecek vaat eden “kahraman” adaylarının görüşleri mi?
Gerçekten sorun değil. CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, bir dönem ANAP kökenli İmamoğlu hakkında, “Fikir ayrılığımız yok” demişti. CHP kökenli Özgür Özel’in de benzer görüşte olduğu dikkate alındığında, aralarında bir fikir ayrılığı olması söz konusu değil.
Peki, aslında ne fikir, ne de düşünce söz konusu?
İçlerindeki Atatürkçülüğü kimseye kaptırmayanların bile düşüncesi, yalnızca Erdoğan’ı devirebilmekte birleşiyor gibi görünüyor; isterse “Atatürk düşmanı” olarak adlandırılsın.