AA muhabirinin Merkez Bankası verilerinden yaptığı derlemelere göre, 2023 yılında 69 milyar 113 milyon dolar olan enerji ithalatı, 2024 yılına gelindiğinde yüzde 5,1 oranında azalarak 65 milyar 589 milyon dolara gerilemiştir.
SETA araştırmacısı Büşra Zeynep Özdemir, 2024 yılının Türkiye enerji sektörü açısından büyük öneme sahip olduğunu ifade ederek, enerjinin çeşitli alanlarında üretimin bir önceki yıla göre artış göstermesinin enerji ithalatındaki düşüşte kritik bir rol oynadığını belirtti.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından geçen yılın Kasım ayında yayımlanan raporda, elektrik üretiminin ocak-kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında yüzde 4’ten fazla bir artış gösterdiği bilgisine yer verildi. Özdemir, en fazla artışın yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı santrallerde yaşandığını, bunun 2011 yılından itibaren uygulanan YEKDEM’in başarılarıyla ilişkili olduğunu vurguladı. 2023 yılı Ocak-Kasım döneminde YEKDEM kapsamında kurulan santrallerin kurulu gücünün 14 bin 411 megavat olduğu ifade edilirken, 2024’ün aynı döneminde bu rakamın 18 bin 204 megavata yükselmiş olması dikkat çekti.
Özdemir, yenilenebilir enerji kurulu gücündeki artışla birlikte Türkiye’nin toplam kurulu gücünün de yükselinmiş olduğunu belirtti. Bunun yanı sıra termik santrallara dayalı kurulu gücün artmadığını, bu durumun Türkiye’nin artan enerji talebini yenilenebilir kaynaklarla karşılayarak karbon emisyonunu azaltmayı hedeflediğini gösterdiğini ifade etti.
Yenilenebilir enerji alanındaki 2035 hedeflerinin daha hırslı bir çerçevede güncellenmesinin Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltma ve iklim değişikliği ile mücadele konusundaki kararlılığını sergilediğine dikkat çeken Özdemir, “2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşmayı amaçlarken, 2035 yılına kadar yalnızca rüzgar ve güneş enerjisi kaynaklarına dayalı kurulu gücün 120 bin megavata çıkarılması planlanıyor. Kasım sonu itibarıyla her iki kaynağa dayanan kurulu gücün yaklaşık 32 bin megavat olduğu göz önüne alındığında, bu hedefin yaklaşık 4 kat artırılması, karbon salınımının azaltılması ve enerjide dışa bağımlılığı minimize etme hedeflerine ulaşmak açısından ciddiyeti gösteriyor.” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
– YERLİ PETROL VE DOĞAL GAZ ÜRETİMİNİN ARTMASI İTHALAT DÜŞÜŞÜNDE ETKİLİ OLDU
Özdemir, yerli petrol ve doğal gaz üretimindeki artışın Türkiye’nin enerji ithalatını azaltmadaki katkısına da vurgu yaparak, “Petrol üretimi geçen yıl kasımda ülke genelinde 3 milyon 425 bin varil seviyesine ulaştı ve bunun yaklaşık yarısı Gabar Sahası’ndan sağlandı. Sakarya Gaz Sahası’ndaki artan üretim ise 7 milyon metreküple 3,5 milyona yakın hanenin tüketimini karşılayabilir seviyeye gelmiştir.” diye konuştu.
Üretim artışının devam etmesiyle birlikte dışa bağımlılığın daha da azaltılabileceğini ifade eden Özdemir, enerji kaynaklı cari açığın dış ticarette daha kolay kapanabileceğini de aktardı.
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Kenan Aslanlı, Türkiye’nin enerji ithalatındaki düşüşte yenilenebilir enerji yatırımlarının artmesinin, enerji tüketiminde verimlilik ve tasarruf önlemlerinin yanı sıra iç piyasadaki enerji talebinin azalması ve uluslararası enerji fiyatlarındaki değişimlerin etkili olduğunu kaydetti.
Ayrıca, Brent petrolün vadeli işlem fiyatının geçen yıla göre 2 dolar azalarak 80 dolara gerilemesinin de bu düşüşte etkili olduğunu belirten Aslanlı, “Eğer enerji ithalatındaki azalmanın kalıcı bir hale gelmesi sağlanırsa ve bu durum sadece küresel enerji fiyatlarındaki dalgalanmalara değil, yerli yenilenebilir, fosil yakıt ve nükleer enerji üretimindeki artış ile enerji verimliliği gibi daha kalıcı nedenlere dayanıyorsa, Türkiye ekonomisi için kalıcı faydalar elde edilmesi mümkündür.” şeklinde düşüncelerini aktardı.
Aslanlı, enerji ithalatının Türkiye’nin cari açığında önemli bir yapı taşı olduğuna dikkat çekerek, enerji ithalatındaki kalıcı düşüşün cari açığı da daraltabileceğini, bunun yanı sıra döviz rezervlerinin artışına ve orta vadede ekonomik büyümeye olumlu etkiler sağlayabileceğini ifade etti.