1. Haberler
  2. Gündem
  3. Uluslararası Sistemde Hesap Verebilirlik Krizi!

Uluslararası Sistemde Hesap Verebilirlik Krizi!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, Hocalı Katliamı’nda yaşamını yitirenler için Meclis’te gerçekleştirdiği basın toplantısında rahmet diledi.

Gazze’de de benzer acıların yaşandığını dile getiren Yüksel, İsrail’in insanlığa karşı işlediği suçların artık sadece bölgesel bir mesele değil, küresel bir insanlık sorunu haline geldiğini ifade etti.

Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası sistemin Gazze’ye yönelik tepkisini inceleyen Yüksel, “Kurumsal bir felç ve ahlaki bir başarısızlık” olduğunu vurguladı. Yüksel, sadece Filistinlilere karşı eksik kalınmadığını, sessizlik ve eylemsizlikle onların ezilmesine de aktif olarak katkıda bulunulduğunu belirtti. BM Güvenlik Konseyi’nin, Gazze krizine verdiği gecikmeli ve yetersiz yanıtın, uluslararası düzene ilişkin temel yapısal sorunları gözler önüne serdiğini söyledi.

Uluslararası toplumun, Uluslararası Adalet Divanının ihtiyati tedbirlerine uymadığını vurgulayan Yüksel, bu durumu “hesap verebilirlik boşluğu” olarak tanımladı.

ABD’nin, İsrail’i hesap verebilirlikten koruma amacıyla veto hakkını sistematik bir şekilde kullandığını belirten Yüksel, bu koşulsuz destek anlayışının uluslararası sistemin hukuka yönelik ihlallere etkin yanıt verme yeteneğini ciddi şekilde azalttığını ifade etti. ABD’nin Güvenlik Konseyi’nde İsrail’e karşı birçok kararı engelleme amacıyla 45’ten fazla veto kullandığını ve bunun Gazze krizinde de geçerli olduğunu aktardı. Bu tür sistematik engellemelerin uluslararası düzenin sürdürülebilirliği açısından ciddi endişeler doğurduğuna dikkat çekti.

Yüksel, Uluslararası Adalet Divanı’nın kararlarına vurgu yaparak, ABD’nin yıllık 3,8 milyar dolarlık askeri yardımı ve Gazze krizindeki acil askeri yardımlarının bu görüşle çeliştiğini, uluslararası hukuk açısından kabul edilemez bir durum oluşturduğunu kaydetti.

İsrail’e verilen koşulsuz desteğin gözden geçirilmesini isteyen Yüksel, bu durumun uluslararası hukuka göre suç ortaklığı anlamına geldiğine dikkat çekti.

“Yaptırımların kapsamını genişletmekte”

ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze Planı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) yönelik yaptırımlarını değerlendiren Yüksel, bu gelişmelerin uluslararası hukuk çerçevesinde adaletin sağlanmasını zorlaştırdığını, güç dengesizlikleri yarattığını ve hesap verebilirliği tehdit ettiğini aktardı. Trump’ın planının, sadece Filistinlilerin haklarını ihlal etmekle kalmayıp, uluslararası toplumun bu tür suçlara karşı verdiği mücadelenin de zedelenmesine yol açacağını belirtti. UCM’ye yönelik yaptırım kararının, güçlü devletlerin finansal ve diplomatik araçları nasıl kullandığını ortaya koyduğunu ifade etti.

Yüksel, bu yaptırımların yalnızca bireylere yönelik olmadığını, aynı zamanda uluslararası bir mahkemenin işlevine ve etkinliğine saldırı niteliği taşıdığını kaydetti.

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, Filistin’deki olası savaş suçlarını soruşturma sürecinde yalnızca siyasi direnişle değil, kurumsal engellemelerle de karşı karşıya kaldığını sözlerine ekledi.

“UNRWA, bölgedeki en kritik yardım sağlayıcı kuruluştur”

Yüksel, Trump’ın Gazze Planı ve UCM’ye yönelik yaptırımlarının ardından İsrail’in Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) kapatma kararı aldığını hatırlatarak, bu adımın Filistinli mültecilerin insani ihtiyaçlarını zorlaştıracağını ve BM’nin sağladığı uluslararası hukuki korumaların ihlali anlamına geldiğini vurguladı.

BM Genel Kurulu’nun, işgal altındaki Filistin topraklarında İsrail’in BM, diğer uluslararası kuruluşlar ve üçüncü devletlere karşı yükümlülükleri konusundaki Danışma Görüşünü talep ettiğini aktaran Yüksel, bu görüşün özellikle UNRWA’nın imtiyazları ve dokunulmazlıklarıyla ilgili olduğunu ifade etti. “İsrail’in Birleşmiş Milletler ve BM ajanslarının işgal altındaki Filistin topraklarındaki faaliyetlerine ilişkin yükümlülüklerini ortaya koyan bir beyan hazırlanmıştır. Bu beyan, Uluslararası Adalet Divanı’na yarın sunulacaktır.” dedi.

Türkiye’nin geçmişte de İsrail’in Filistin’deki uygulamalarına ilişkin Uluslararası Adalet Divanı’na Danışma Görüşü sunduğunu hatırlatan Yüksel, Türkiye’nin bu süreçte aktif bir rol üstlendiğini belirtti.

UNRWA’nın çalışmaları hakkında bilgi veren Yüksel, “Gazze’deki soykırımda UNRWA, bölgedeki en kritik yardım sağlayıcı kuruluştur. Bugün, Gazze’deki nüfusun neredeyse tamamı insani yardımlara bağımlı hale gelirken, UNRWA bu yardımların en önemli dayanağı konumundadır. 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana, 2,4 milyon yerinden edilmiş insanın gıda, sağlık, barınma ve su gibi acil ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla geniş kapsamlı yardımlar yapılmıştır. Bu katkılar, Gazze’deki insani krizin boyutlarını ve UNRWA’nın bu zor koşullardaki hayati rolünü gözler önüne sermektedir.” dedi.

Yüksel, UNRWA’nın işgal altındaki Filistin topraklarında en büyük ikinci istihdam kaynağı olduğunu, 279 okul, 65 sağlık merkezi ve 28 kadın merkezi gibi önemli hizmetler sunduğunu, Türkiye’nin de UNRWA’nın Finansmanı Çalışma Grubu Başkanlığını yürüttüğünü belirtti.

Uluslararası Sistemde Hesap Verebilirlik Krizi!
Yorum Yap
Bizi Takip Edin