Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK) Başkanı Murat Özyeğin, Donald Trump’ın 20 Ocak’ta ABD Başkanlığı görevine dönmesiyle birlikte Türkiye ile ABD arasındaki ticaret ve yatırımları artıracak görüşmelerin hız kazanmasını beklediklerini belirtti.
Özyeğin, AA muhabirine yaptığı açıklamalarda, Trump’ın başkanlığa yeniden gelmesiyle Türkiye-ABD ilişkilerinin nasıl şekilleneceği hakkında bilgiler verdi.
Mevcut durumda uygulamada olan Section 232 ve Section 301 düzenlemelerinin, ticaret üzerindeki baskılar ve ek tarifeler açısından önemli bir yer tuttuğuna dikkat çeken Özyeğin, yeni dönemde bu politikaların iyileştirilmesinin ve iki ülke arasındaki ticaret engellerinin azaltılmasının, Türkiye-ABD ticaret ilişkileri açısından kritik olduğunu ifade etti.
TAİK Başkanı Özyeğin, “Donald Trump’ın yeniden gerekli koltuğa oturmasıyla, Türkiye ile ABD arasındaki ticaret ve yatırımları artıracak görüşmelerin canlanmasını bekliyoruz.” şeklinde konuştu.
ABD’nin NATO içinde en önemli müttefiki olan Türkiye’nin stratejik bağlarının, iki ülke için önümüzdeki günlerde daha da önem kazanacağını vurgulayan Özyeğin, “- Mevcut konjonktürde bu bağın güçlenmesi kaçınılmaz.” değerlendirmesinde bulundu.
Özyeğin, Trump yönetiminin ekonomik koruma önlemleri almasının bazı devletlerin ilave tarifelere maruz kalmasına neden olabileceğini belirtti:
“Bu durum, ABD’de ithalat fiyatlarının artmasına yol açarak, ihracat yapan ülkelerin alternatif pazarlar arayışına girmesine neden olacaktır. Kötü bir senaryoda, bu global ticaret akışlarının değişmesi ve bu durumdan olumsuz etkilenen ülkelerin, Türkiye dahil olmak üzere, çeşitli pazarlarda dumping gibi önlemler almasına yol açabilir. Ayrıca, yeni tarifelerin tetikleyeceği fiyat artışları, ABD Merkez Bankası’nın enflasyon kontrol sistemini yeniden bozma riski taşımaktadır. ABD’nin global piyasalara olan etkisini düşündüğümüzde, bu durum global anlamda bir risk unsuru teşkil etmektedir.”
Özyeğin, Trump yönetimi altında mevcut ticaret mekanizmalarının yeniden müzakere edilmesi için bir fırsat doğduğuna dikkat çekerek, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Bu süreç, Türkiye için ABD ile daha dengeli bir ticaret ilişkisi geliştirme fırsatını beraberinde getirebilir. ABD ile aktif ticaret ve yatırım ilişkisi bulunan Türk firmaların, ABD pazarında da belirgin olumlu değerler yaratacağına inanıyoruz. Bu bağlamda, Amerika Birleşik Devletleri ile uzun yıllara dayanan stratejik işbirliğimizin, ticari ilişkilere daha somut ve kuvvetli bir şekilde yansıması gerektiğini savunuyoruz. İki ülke arasındaki ticaretin geliştirilmesi, ekonomik fayda sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda iki taraf için global ticaret rotalarını optimize etme adına yeni fırsatlar yaratacaktır.”
Murat Özyeğin, “Son dönemde uluslararası ticarette öne çıkan yakın coğrafyadan tedarik (nearshoring) ve dost ülkelerden tedarik (friendshoring) kavramları, küresel değer zincirlerinin yeniden biçimlendiği bir süreçte Türkiye için önemli fırsatlar sunmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin, Afrika ve Orta Asya pazarlarında Çin ile olan rekabetinde üstlendiği rol ve bu bölgelerdeki stratejik varlığının, küresel ölçekte güvenilir bir ortak olma konumunu güçlendirdiğini belirten Özyeğin, “TAİK olarak, 2025 yılında ikili yatırım ve ticareti geliştirmek amacıyla Türkiye Yatırım Konferanslarımızı ve iki ülke iş dünyası temsilcilerini bir araya getireceğimiz etkinliklerimizi gerçekleştireceğiz.” dedi.
Özyeğin, TAİK’in, ticaret engellerini aşmak ve ticaret hacmini genişletmek için yürüttükleri ticari diplomasi faaliyetlerine devam ettiklerini, ayrıca Türk özel sektörünün karşılaştığı sorunlarla ilgili geçen yıl Washington’da gerçekleştirdikleri lobi faaliyetlerinin bu yıl da sürdürüleceğini bildirdi.
– “TÜRKİYE’NİN DIŞ TİCARETİNDE ABD, ALMANYA’NIN ARDINDAN İKİNCİ SIRADA YER ALIYOR”
TAİK Başkanı Özyeğin, 2024 yılı ihracat rakamlarının Türkiye’nin ABD’nin küresel ekonomik ve ticari dengelerdeki kritik rolünü daha net bir şekilde ortaya koyduğunu ifade etti.
Türkiye’nin dış ticaretinde ABD’nin, Almanya’nın arkasından ikinci sırada yer alarak stratejik bir ortaklık olduğunu bir kez daha gözler önüne serdiğini savunan Özyeğin, şu şekilde devam etti:
“ABD ile olan ticaret hacmimiz yaklaşık 40 milyar dolar seviyesinde ve bu güçlü stratejik ilişkinin ekonomik etkilerini somutlaştırıyor. Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler, geçmişe dayanan sağlam bir yapıya sahip. Son yıllarda iki ülke arasındaki ticaret ve yatırım işbirlikleri her geçen gün daha fazla ivme kazanıyor. Başarılı bir şekilde geride bıraktığımız 2024 yılının ardından Türkiye’nin ABD pazarına olan ilgisinin daha da artacağını öngörüyoruz. ABD, 330 milyondan fazla nüfusu ve 27 trilyon dolarlık ekonomisiyle, yeni ürün deneyimlerine açık, geniş tüketim alışkanlıklarına sahip bir ülke. Türk firmaların bu devasa pazarda katma değer oluşturabilecekleri birçok alan bulunuyor.”
Özyeğin, bu kapsamda TAİK’in çalışma gruplarının yanı sıra California, Florida, Illinois, New York, Massachusetts ve Teksas’taki eyalet komiteleriyle faaliyetlerine devam ettiğini kaydetti.
Söz konusu eyalet komitelerinin, bölgesel düzeyde iş birliği olanaklarını artırarak, ticari hedeflere ulaşılmasında büyük bir rol oynadığını vurgulayan Özyeğin, “Bu çerçevede, belirlenen 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefinin orta ve uzun vadede ulaşılabilir bir hedef olduğuna inanıyoruz. Türkiye ekonomisinin istikrarlı büyüme performansı, yenilikçi iş modelleri ve coğrafi avantajları, ABD ile iş birliğini artırmak için yeni fırsatlar sunacak.” dedi.
Murat Özyeğin, enerji, teknoloji, sağlık, savunma sanayi ve lojistik gibi stratejik sektörlerdeki ortak projelerin, iki ülke arasındaki işbirliğini daha da güçlendireceğine dikkat çekti.
Türkiye’nin, kimya ve otomotiv sektörlerinde global ticarette güçlü bir varlığı olduğunu belirten Özyeğin, “2024 yılında elde edilen başarıda, Türkiye’nin dünya çapındaki artan talebi karşılama esnekliği, yenilikçi üretim kapasitesi ve ihracatı destekleyen kapsamlı teşvik politikalarının etkisi büyüktür.” diye ifade etti.
Ayrıca, Türkiye’nin stratejik coğrafi konumu sayesinde sunduğu lojistik avantajların, bu sektörlerin rekabet gücünü artıran önemli bir unsur olduğuna dikkat çeken Özyeğin, “TAİK olarak 2019 yılında hazırladığımız ve 2020 yılında güncellenen raporumuzda otomotiv sektörünün iki ülke arasındaki ticaret için yüksek potansiyele sahip olduğunu görüyoruz. Raporumuzda ayrıca beyaz eşya, yapı malzemeleri ve tarım gibi sektörlerin de gelecek dönemde daha fazla ihracat beklediğimiz alanlar arasında yer aldığını görmekteyiz.” ifadelerini kullandı.
Bu bağlamda, raporlarının Türk özel sektörünün görünümünü doğru bir şekilde yansıttığını ve bu durumun kendileri için bir gurur kaynağı olduğunu vurgulayan Özyeğin, “2025 yılı içerisinde bu çalışmamızı güncelleyerek belirlenen hedeflere ulaşmak için gerekli yol haritasını yeniden gözden geçireceğiz. Hem Türk hem de ABD’li firmaların bu rapordan faydalanacağına inanıyor ve arzu ediyoruz.” şeklinde konuştu.